0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1183
Okunma
YEŞİLÇAM YOSMASI
Aslan yavrusuna benzetti babası
Küçücük bir taş dişini kırdı koca bir çakalın
Betonlar kavuruyordu gökyüzünü;
İnsanlığı sıyırıp götürüyodu ölmüş bir para
Sevgi akıyordu değirmenden
Fırına nefret giriyordu topal adımlarla.
Adı silindikten sonra tek soluk
Sen dönmedin oraya.
Sokakları seviyordu çıplak adam
Düşlerini kiralayıp yeşilçam yosmasına
Bezelye tarlasında poşet oldu
Yeşilçamdan bir barış elçisi
Ayaklarında bir dişsiz köpek
Kuyruk sallıyordu
Kimse ona gülemedi, emekçiler ağlamadı hiç.
Yeni adlar koydular ona
Ellerinde simsiyah tebeşirler.
Gökyüzünü dinledik kendi köprümüzde
Kavgaya koştu bir ötekileşmiş çocuk,
Özlemin ekili gül dalı gamzenin baharı
Diri bir göz aç yalanını çadır yaptı
Ekmek sırası ölülerle dolu.
Sen orayı yeşile neden boyadın?
İşten dödüğünde terini koklamak
Bir keçi aramak oğlağı atlamış yardan
Öyküsünü yitirmiş adamlar
Koşuyordu kirletilmiş bir ağıda
Çukurova yağmuru unuttuğunda.
MUSTAFA SÖYLEMEZ 16.09.2012