1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1381
Okunma
Bu sene Eylül en yorgun haliyle geldi
Alaçatıya sessizlik düştü,payıma yalnızlık
Ki; en son içten gülüşüm bir nisan öncesiydi
Bakışlarım tenha bu aralar,gözlerim boş kalabalık
Kılıbık bir Eylül yani,siz Eylül’ü benden iyi bilirsiniz
Tarifsiz bir acı bırakır, bazen tarihsiz bir hatıra
Siz şu uzayıp giden Eylüllerin hangisi siniz?
Hanginizin umudu mürekkep oldu, tanımadığı bir kaç satırda
Şimdi ben hangi Eylülde ölmeliyim?yada ölmelimi Eylülde çocuklar?
Bilmem dokunanınız oldumu? hiç ölmüş bir Eylüle
Yada göreniniz oldumu Eylül’ü hiç çıplak haliyle?
Dimdik gögüsleri mi olmalı Eylülün?
Yoksa simsiyah sakallarımı?
Söyleyin! bu senede Eylül
Annem gibi hüzünlümü?
Yoksa; babam gibi sert bir adam mı?
Ben bir Eylül’de doğdum ama hangi Eylül olduğunu söyleyemem
Biraz yağmurluydu hava epey somurtkandı bulutlar
Fişlenmiş adamlar vardı etrafımda, odamda parmaklıklar
Ojeli değildi, hiç bir fikrimin tırnağı
Düşlerime elbise alamadım düşlerim anadan üryan
Törpülemeyin dedim size törpülemeyin tırnaklarımı
Ben tırnağı kesik o Eylülü çok sevdim.
Ve sevdim dedimsede bir kadını, siz sakın inanmayın!
Cebimde param yok. fakat kumbaramda biraz Eylül var
Yok mu aranızda bana biraz Eylül ısmarlayacak
Ölebilirim az sonra biraz Eylül yemezsem
Siz beni sakın size muhtaç sanmayın
Kimsecikler olmasada yanımda
Eylül saçlarımı hep okşayacak...
5.0
100% (2)