4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1353
Okunma

1992 de İstanbulda yaşadığım tatsız bir anım...
sene 1992
Sirkeci’yi seyirdeyim
bir ikindi vakti…
seviyorum ya efkârı
paratoner gibi illa beni bulacak
anlamış değilim…
insanların öldüğü Big Beng’ten bir patlama
bir anda ortalık toz duman
muhasaradayım !...
polis ablukasıyla kapatılan caddenin orta yerinde ben
kafama dayalı, mekanizması çekilmiş MP 5
masonet kelepçe bileklerde bilezik
asfalt üzerinde yüzükoyun can havli, vaveyla
ana avrat küfürdeyim…
koskoca İstanbul’da “neden ben?” diyemedim
diyemezdim
hem esmer, hem kapkara sakallarım
bağıra bağıra her yanım “doğuluyum” diyor
potansiyel suçluyum anlayacağın
daha ne olsun?
bende olsam beni yakalarım!
Gayrettepe terörle mücadeledeydi
zındani hücrede mücadelem
zemheri buzhane beton
başucumda Azrail
yataksız yorgansız canımla cebelleşmekteyim!...
aleme ifşa açık aleni bir hela
rezili rüsva
“ölme eşeğim ölme”
peh…
çok sonra anlamışlar
bir yanlış anlaşılmaymış meğer beni almaları
çok da tın
“Allah yok, Peygamber izinde” diyen
sapkın zihniyetten sosyal adalet bekleyecek değildim
deşarj için savrulan küfürler de,
gözlerim kapalı kafa göz dalmaları da
“şakadandı” deyip geçmişim
ben zaten benden geçmişim…
Neyse,
öksürük, salya, sümük saldılar beni geç elden
cigarasızlık başıma vurmuş
sivil polisin birinden isteyecek oldum
ağız burun, “ha s…tir” dese de vermişti
sünger gibi çekiyorum başımda duman
ilk işim bir telefon kulübesi
elimi cebime attığımda
beni düşündüklerinden olsa gerek ki
kafa kağıdım gibi taşıdığım avuç dolusu jetonlarımı
almışlarda sorguda
sağa sola deli hamlesi
bulduğum ilk jetonla onu aramaktı işim
“Onu”
unutmayan,
unutulmayan onu…
her zamanki gibi talihim yine köpek çekecekti
konuşmamız yarıda kesildi
ellerim şakaklarımda
en klasik tabiriyle bastım kalayı
küfürün bini bir para!
efkârı döşümün en dibine oturtup
bir yari düşündüm
bir de beni düşündüğünü yarin
yığılırken olduğum yere!
anladım ki bir o beklemişti beni
bir o ağlamıştı uykusuz gecelerce
bir yanı yitik anam gibi!
ah hazanım!
baharda dökülen yanım!
sara nöbetim!
hışımla çaktığım ilk cigaram
yalnızlığım
herkesim
çaresiz her anımda
sinemde solunan nefesim
…
moktan dünyada gerisi teferruatmış meğer
gerisi yalan
canıma kasıt çektiğim her nefeste
hani der ya büyük nükteci nüktesinde
cigaram gibi
“Bir onu gördüm benim için yanan!!!
Şükrü AKTAŞ
5.0
100% (3)