6
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1475
Okunma

Somurtkan sözcüklerimin kulağını çektim.
Bir de azarladım;
Gamzemde yuva kurmuş gülüşün hatırına.
Milyonlarca vaveyla kopardım göğün gözlerinden,
Bulut teninden esince özlem tufanı,
Savruldum…
Bir vakitler ellerimin dans ettiği saçlarında…
Ölüp ölüp dirilirken, kurtulmak istedim.
Bin yıllık yasımın, mistik ağırlığından.
Be adam!
Yaktığın ateş sönmedi…
Ağır aksak bitişin deminde ilerlerken yelkovan
Saatler dolusu sisli yalnızlık h,içindeyim.
İçimde Filistinli yüreği dağlanmış çocuk!
Dilimde acının kırağı bıraktığın ıslık,
O ıslık hasret türkülerine öykünürken;
“felahı yok”, yakama iliklediğim sancının.
Ati’ye düşlediğim kavuşma merasimleriyle
Matemli gece uykusuzlukları yastığımda
Gözlerimde sen ve kalbimi delen yaşlarım…
Akşamın turunç ufkuna dalarken,
Çaresiz ellerimde bıraktığın yüreğim
Sevgilim… İmkânsızı başar…
N’olur sev biraz…
Vuslatı düşlüyorum, mahşeri yangınlarda
Zemherice soluyorum sensiz nefesimi.
İlelebetken mahkûmluğum sevdanın karasına,
Musa’nın asasıyla dokun!
Hadi dokun gurur biriktirdiğim denizime…
Ya da dök beni,
Kızıl sularına, Asya’nın…
Neşe CÖMERT
temmuzdan kalanlar