6
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
3104
Okunma

Mel’un mâhir, koca bir dev; "ezdim" diyen yalan söyler
Rafa kalkmış en zor ödev; "sezdim" diyen yalan söyler
Miskin hâli hoş gafile, ne söylesen boş, nafile
"Şol cihânı rehber ile; gezdim" diyen yalan söyler
Rabbi yârken her kuluna, nefsi takmış kul koluna
"Kervanımı Hakk yoluna; dizdim" diyen yalan söyler
Yazın ardı güz serini, yakın eder göz derini
"Günahımın üzerini; çizdim" diyen yalan söyler
Ruh kafeste tenden bîzar, dilden çıkan huzur bozar
"Yalan, gıybet, kine mezar; kazdım" diyen yalan söyler
Sinden öte zifrin bağrı, sondan önce bu son çağrı
Din bir deryâ; "Dost’a doğru; yüzdüm" diyen yalan söyler
Dolup nurlu bir ırmaktan, ecir umdum haykırmaktan
Kahrolsa da, kalp kırmaktan; "bezdim" diyen yalan söyler.
Diller farklı, dert müşterek; şirke gider şerre her ek
Olmak için yanmak gerek; "közdüm" diyen yalan söyler
Kül olunca söndürdüğüm, ibret verdi her gördüğüm
İnsan bir giz, bir kördüğüm; "çözdüm" diyen yalan söyler.
Mecit AKTÜRK