38
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
1432
Okunma

nasıl; ve neden ki, bir taşla çift vurursun böyle?
aşka, koşu bu mu yani?
madeniyet ikliminde, bu ne döneklik
kinin, ipi mi çok ince?
gel de deş bari ki; erisin kalsın gönlün içinde ki, duygular
mevsimince
şaşma sakın, diller lal kesilince
sen- ben düşünce şıp diye içime, yüreğim çığ gibi kaydı
ve ben; bilsen nasıl da sevmiştim, seni perçem perçem
son demim de; yüreğim çeker mi ki, sensizliği
zedeli kıymetlerin b-inerse ağırlığınca
sırtım taşır mı ki, hiç de bilemem?
" T cetvelimin eskizlerinde"geç de olsa s-dön gel "çizgime"
sinsice b-akışın yakar; gönlümde ki, imgelerini
oysa ki; fark etmedin bile, sende ölen özlemlerimi
gömüldün öylece kaldın işte, ten kokunun renginde
k-aşınmamış o halinle
gevezeliğin mahoşluğunda; kalben akıttığımız, o her hecede
dudak titrerken dondu ya, yalandan cümlelerin içinde
adice kelimeler: dil ucundan, aktı da b-aktı
bak arlar’ın hükmü kalkınca, zehrin y-akışta yıktı
köz i-timi çabalar, gönülde kalan tek maziyken
elde, ne kaldı ki?
sahi ben sana! kıl mı olmalıyım, kökün dibinden çürükse
dalındadadır ham düşler, düşmemesine
anlattım mı bilmiyorum, ayarın bozulurken
ayarlandım yanlızlığa, hücrelerimle ben
isimsiz hatıraların gölgesinden, akışta gelen o akşam
ses vermedin, azgın akan gözlerin pınarından
ve de sizsizliğimi dayayı ver hicranla, hasret köprüsüne!
doğururken, bizsizliğimizi
göğsüme damlarken, pişmanlık yangını o kem yaşların
tel tel hüznümü, içime sindirip sardım
yakamozlarına tek tek söylerim bak, seni sonra
usanmadın mı ki, cadı kazanından?
kaynayıp da dururlar, pak hislerim
yoksa tüm bunlar, acılarım mı?
saçlarına teğet geçen elimin, söyle ne günahı var
tutsağı olmuşsa, o saç tellerinin
yazmanın oyasında da, emeğim usulca dolandıkça
okşanır belki, karanlıkta kalan saçlar
saramazsam eğer, bu ellerimle
o zaman; Yak içimi, göğüs tahtam yanıp bitene kadar
ey ruh eşim; nerde görülmüş ki, ikizlerin koptuğu
bak işte! kanıyor her bir tarafım
yürek param parça, delik deşikken özlemler
toprak bile anam gibi ağlar
ah yağmurlar ah!
akıtsa bile bereketini, gönlümü tuzunla b-dağlar
benden, artık buraya kadar
seni bırak ki, bende yine de var sansınlar
oysa ki; ne yaz’ı kaldı, ne de içimin bahar’ı
hazan sarhoşu gibi, bu can hep yalpalar
yoksa, çakal sürüsümü var?
lime lime edip etlerimi, parça parça da doğrarlar
sol yanımı alıp gidince, hemen yallah!
içimden gelipte geçenler, bıçak yaralarını sararken
çırpınan feryat sesleriyle, irkilip de sorarlar
yoksa yakınları mıydı; böğründen söktüğümüz hançerler, hay Allah!
AZAP...
5.0
100% (39)