6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1594
Okunma
I
Kendimi kazıdım aklımdan, gözlerimi sakın sorma...
II
Çünkü tırnak diplerimde biriken yaşam kırıntıları
Bir serçenin gülüşünden armağandı bana
III
Sağırlığında dolaştığım bu kentler var ya
Yasını bile tutturmadı, çocukluğum hiçlikte vurulurken
Büyüyünce unutursun dediler yer-gök ağız birliği edercesine
IV
Oysa küçükken bile yaşlıydım ben, yaşımdan büyüktüm
İnsanlar -mış larla ve -miş lerle avuturken içlerini
Ben aklımın doğusuyla içimin batısında bir yoksulluk dokuyordum
Kuzeyi ve güneyi bir tek rüyalarımdan tanıyordum
V
Bazen sorguluyordum inandığım her ne varsa
Ettiğim duaları bağrıma basıp
Avuçlarımda çürüyen yüzümle
Geçmişimden kelimeler derleyip
Saçlarımla beraber bir nehre bırakıyordum
VI
Elleri cebinde bir ağıtı fısıldıyordu başıma üşüşen elem melekleri
Bütün yaşadıklarımı gece kuşlarıyla sürgüne gönderiyordum
Gözlerimin sabrını öpüyordum aynalarda
Bir gazel ağrısı tutuyordu dilimdeki kelimeleri
Ve sızlayan bir göç telaşıyla
Dört makamda herkese seni anlatıyordum
VII
Şimdi sağırım
Kulağıma kuş sürülerinin seslerini ezberlettim
Ki
Bu ölü kentlerin şen kahkahalarını duymamak için
Artık saçlarım beş vakit dağınık
Uğultum bir kedi miyavlaması kadar gürültüsüz
Çaresizliğimden başka kimsem yok benim...
kızılcan
5.0
100% (4)