6
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1741
Okunma
öğrenmiştik zamanla
ölmek kuşlarına benzerdi ama oyun değildi
pahalıydı damak tadı
önce yüreğine tuz biber ekerdi
telaşların kadar yaşardın hayatta
sevdiğince
gözler gibi değildi kalpler tek renkti
ve gevşerdi ıslandı mı kadife
çekerdi sarhoşladıkça yelkovan
geçerdi her şey
temizlerdi sabah karanlıktan geceyi!
susun kuşlar susun
boşa kanatlamayın göğü!
son hece de öldü!..
kader miydi uçurum çiçekleri gibi yaşamak
hep mi engebeliydi arazisi
yoksa ellerinde olsa tükenir miydi saçların rengi
bir acı tütsüydü gurur dedikleri
keder postu gibi yürekleri deşeleyen
tüm denemelere meşgul çığlıklar ekleyen
sevmeyi geç öğrenmek kötüydü belki
livane bir serkeşlikti boynumuza çöken
zaman ateşiydi sönmeyen
ya eskiydi okuduğumuz kitap
ve büyümüştük keşkelerden kat kat
ya da ; yalancı bir şarkının hayâli güftesiydi aşk
vaktinde yılkıdan dönmeyen!
zamana sus ekmekti belki ayrılık
görememek bir zaman
körlük olsa ağlanmazdı bu kadar
emekti
emeklemekti
korkmadan
o bir kelebekti
yanlış çekmecede
yanmış kağıtların altına saklanmış
kuru inatların sol yanında sobelenmiş
hiç soba görmemiş çocuk!
çocuklar büyüyünce unuturdu
kelebekler büyüyemeden ölür!
hiçbir şey kalmazmış geride
nefes alıyorsa ölmemişse
zaman çiziklerinden gayrı deride
sönmemişse hayat telaşesi
ellerimdeki sıcaklık yalan!
gözlerimdeki Cezayir menekşesi!
susun kuşlar susun
boşa kanatmayın göğü
tükendi heceler bitti ömür
tüm çiçekler toprağa s u s a r a k ölür!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (11)