7
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1590
Okunma
sen !
inleyen tasavvufuma peydâ olan
hani örtünmeyecektin bu kurtlu toprak tabakalarını.
ve,
ben soğuk ateşlerle kavrulmayıp
atmayacaktım çöplere hayallerimin baraklarını.
tadım yok...
kirazlar hep buruk vişne bana
oysa ne çok severdin sen dalındaki kirazları.
asırlar geçti sanki üstünden
fotoğraflarda bile kalmadı parlaklığı.
yoksun ya...
ağaçlardan çıkarıyorum tüm hıncımı
tek tek soyuyorum kabuklarını
sereserpe bırakıyorum
ben üşüyorum ya
herkes, herşey donsun istiyorum
sanki o zaman, zaman duracak bana.
ve yüreğim,
muhtaç,
bekleyecek
kapkaranın minik beyazlarla aklanmasını.
özlüyorum sevgilim seni.
güneş ne kadar kavursa da,
beyazım !
açlığım,
midemden sırtıma yapışsa da
sofrada geri kalanım.
anlamaz mı inkar bu ne boyun eğiş
özlüyorum seni
kuyruksuz, yalansız, riyasız...
ey ziyâ !
kapılarını aç
gönüldendir bu terkediş !
beden ram haline,
ruh huzur bulsun diye girmiş !
5.0
100% (9)