(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Rivayet edilir ki, Habeşistan’a hicret eden Müslümanları geri getirmek üzere müşrikler Habeş kralı Necaşi’ nin dostu olan Amr b. As ‘ı gönderirler. Ve kralın huzurunda iki safhalık bir söz düellosu başlar. Karşılıklı konuşmanın bir yerinde Amr b. As: -Bunlar üç yüz altmış tanrıyı bırakıp bir Tanrıya ibadet etmemizi istiyorlar Deyince, Müslüman grubu dinleyip sözlerinden çok etkilenen Necaşi şu tarihi cevabı verir : -Bunların bir Tanrısından bu kadar güzel sözler çıkıyor da sizin üç yüz altmış Tanrınız dili mi tutuldu? …………………………..
Şiirin müşterek bir dili vardır ve şiirsel ifade her tarz için olmazsa olmazdır elbette. Ne var ki hece şiiri serbestten farklı olarak ayrı özellikleriyle; bağımlı kalınması zorunlu ölçüleri ( vezin), kalıpları ( mısra sayısı), mısraın farklı yerlerinde de olsa genellikle mısra sonlarındaki ses uyumu ( kafiye ), iç durakları, ayaklı ya da ayaksız şekilleri gibi kendine özgü özellikleri ile biraz daha titizlik gerektirir. Çünkü, bu bağımlı kalınması zaruri olan özellikler şiirselliği ve ifade zenginliğini kısıtlamamalı.
Geleneksel hece anlayışının iki kuvvetli sesi ( Halk Şiiri ve Divan Şiiri ) hemen her hece şiirinde kendini bir şekilde gösterirken zaman zaman yapılan açılımlarla hecenin akışını farklılaştırmak isteyen kişi ya da gruplar da şiir tarihimizde gözlemlenmiştir. Bunların içinde kendini kabul ettirenler olduğu gibi bir rüzgâr gibi esip geçen ve unutulanlar da olmuştur. Elbette bundan sonra da olmaya devam edecektir.
Şiir anlamında gerçekten büyük bir mirası önünde bulan günümüz hececileri eğer iki önemli hastalıktan kendilerini kurtarmayı başaramazlar ise hece şiirinin mesafe alması ve içinden yeni ustalar çıkarması biraz zor görünüyor. Bana göre bu iki hastalığı şöyle özetlemek çok yanlış olmaz galiba: a) Birebir geçmişin kopyası ile devam etmek (Aynı mısraları, aynı sözleri, aynı kafiyeleri, aynı şekilleri tekrara devam etmek) b) Geçmişi yok sayıp inkâr etmek.
Bana göre üstad Necip Fazıl’ın hece şiirine getirdiği en büyük açılım şehirli hecenin ilk adımıdır. Divan’ın anlam zenginliğiyle Halk Şiirinin akıcılığı ve yüksek sesini harmanlamış, özellikle harf inkılabından sonra dil sorunu yaşayan bir kuşağa daha anlaşılabilir eserler sunmuştur. Günümüzde ise Nurullah Genç bunu biraz daha ileriye götürmüş, gerek zengin ifadeleri gerekse mısra tekniğindeki yumuşak geçişlerle hecenin kalıplarını nerede ise fark edilmeyecek şekliyle sergileyen eserler ortaya koymuştur. Ama her ikisi de geleneksel anlayışa asla sırt dönmemiştir!
Şiir anlamında ne hikmetse “ hece ömrünü tamamladı “ diyen serbest âşığı arkadaşlar kadar Ozan geleneği mensubu hececilerle de tartışmalarımız bitmiyor. Hâlâ dedelerinin bıraktığı tarlayı aynı ilkel şartlarla sürerek traktörü ve sulama kanallarını reddedip kazma kürek kullanmaya ve sırtta su taşımaya devam edenler, dedeleri hacca deveyle gitti diye uçağı reddedip üç ayda gitmeyi marifet sayanlar misalinde olduğu gibi. Ve devam edecek de bu tartışmalarımız! ………….
Bastığımız yeri, kökümüzü unutmadan yönümüzü ileriye çevirmenin bize bir şey kaybettirmeyeceğini, aksine kazandıracağını düşünenlerdenim hâlâ…
Önümüzde duran beyit tarzı bu çalışmayı ikiye böldüğümüzde; 6+5 hece ölçüsü, çapraz kafiye örgüsü ile altı kıt’alık bir şiir çıkar. Belki şairenin aklından bu da geçmiştir ama bir farklılık aramıştır. Bildiğimiz ve âşina olduğumuz Musammad tarzların 8+8 ‘ i geçmediğini biliyoruz. Oysa 11+11 denenmiştir. Üstelik 8+8 i geçen hece vezinleri denemeleri hep şiirsellikten kopma riski taşır. Hece fazlalaştıkça nesre uzanan bir döngü başlar. Mutlaka iç sesin ve durakların bir ahenkle örülmesi gerekir ki şiir vurgusu yapılabilsin. Bu çalışmanın göze hitap eden kısmında bu da başarılmıştır. Belki ondan önemlisi mısra tekniğindeki ince ve dokusal anlamdaki uyumu yakalamış olmasıdır. Zaten şairenin bunu unutmadığını her beyitin son kelimesi ile bir sonraki beyite başlamasından anlıyoruz. Sürekliliği ve bütünlüğü burada da gözetmeyi unutmamıştır. İç durak kafiyelerinin “ aa-bb..” , genel kafiyelerinin “ aa-aa…” örgüsüyle örülmesi de göze son derece hoş gelmektedir.
Fıtratımdan mıdır bilmiyorum ama şiirlerdeki iddialı, kendinden emin ve tâbiri câizse posta koyan ifadeler çok hoşuma gidiyor. “ Sevdan huzurumda boynunu eğse, ‘’Leyla’’ ya yazılan destan utanır ” “ Utanır mecnunlar ‘’aşk budur işte !....’’ de olduğu gibi…
Velhâsıl; “ Ne var bu şiirde? “ diye düşünen gelenekçi anlayışa, giriş bölümündeki Necaşi’nin sözünü hatırlatmakta bir sakınca yok sanıyorum: - Sizinkileri de görelim! - Ve, alkışlayalım.
Farklı şiirleri önümüze getirme cesareti gösteren seçki kurulunu alkışladığımız gibi...
Eyvallah Şengül Cennet Hanım!
Oflu tarafından 6/30/2012 5:24:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hece şiirlerinin bendeki yeri ayrıdır beyitler halide yazılmış belki şaiir farklılık yaratmak istemiştir yada dikkat çekmeye çalışmıştır bunu başarmışta seçki kurulunun dikkatini çekmiş hem teknigiyle hemde görselligiyle ustaca dizayn edilmiş emek verilmiş yüreginize saglık kaleminiz daim olsun.
Şengül Hocamın kaleminde her mısra o kadar etkili ki..özellikle hece şiirlerinde bu etki zirveye ulaşıyor..hece yazmaya çalışan her kalemin sayfasında soluklanması gereken nadir hececilerdendir kıymetli hocam..ki ben okumaktan büyük zevk aldığım gibi çok şey de öğrenmişimdir...
Gönlün şu gönlüme usulca değse, her tını kendini şiirden sanır Sevdan huzurumda boynunu eğse, ‘’Leyla’’ ya yazılan destan utanır
Şiir beyit beyit yazılsa da 11'li çapraz kafiyeli bir örgüye sahip.. Hece sayısı farklı olsa da bu güzel kurgu Divan şiirinde musammat gazel örneklerinde var..çift okumalı şiirler insana farklı ufuklar açıyor...
Adanır bir çift göz buğulu bakar, Güpür dantel düşler yâre uzanır Düşten katre katre billûr ab akar, ‘’Aşkı buldum’’ diyen görse kıskanır
Bu haliyle de çok güzel oluyor..daha önce de ifade etmiştim..sizin heceli şiirlerinizi daha çok seviyorum,diye...
sanatcinin basarisinin sirlarindan biri de basit, siradan v.b seylerdeki ihtisami ortaya cikara bilmek. siir basit degil fakat tipki kivaminda serbetlenmis tatli gibi hafif ve lezzeti olusundan tadina doyulmuyor. sözcüklerin misralara dizilisindeki teknik ustalik duygu ve anlam derinligiyle coskuyu ortaya cikartmis.
Islanır gözlerim yâre duz batsa, İrem Bağları’ndan güller budanır Yüzünü tek damla hüzün kuşatsa, ummanlar dolusu sevinç adanır
11+11 düzeniile yazılan harika dizeler tebrik ediyorum şairimizi,duyularınızz yüreğinize usta kaleminize sağlık başarılarınız daim olsun selam saygımla.
O kadar güldüm ki Kıbrısta geçen şu anımı anlatmadan geçemeyeceğim.
Kıbrısta ilk günlerim zor geçti ama Allah yüzüme baktı, Alay komutanım hemşehrim çıktı ve beni postası olarak yanına aldı. Askerî geçmişi büyük başarılarla dolu çok sert bir komutandı, onun döneminde bizim alayımız Kara kuvvetleri denetlemesinde birinci seçilmişti.
Pazar günleri makâmına pek gelmez, ben de temizlik yapar bazen de bilgisayarda bumerang diye bir oyun oynardım, tam böyle oyuna daldığım bir anda telefon çaldı, santraldaki arkadaş Alay komutanı arıyor dedi, bağla dedim, komutanım alo dediğinde Mustafa Çetiner, Antalya derken sigaramı yere atıp basmış ve esas duruştaydım yemin ederim hem de tam esas duruş.
Sonradan tayini çıktı Harp okulları komutanı olarak İstanbula gitti, beni de size daha önce belirttiğim gibi Güzelyurttaki aile kantinine kasiyer yaptı.
O kadar güldüm ki Kıbrısta geçen şu anımı anlatmadan geçemeyeceğim.
Kıbrısta ilk günlerim zor geçti ama Allah yüzüme baktı, Alay komutanım hemşehrim çıktı ve beni postası olarak yanına aldı. Askerî geçmişi büyük başarılarla dolu çok sert bir komutandı, onun döneminde bizim alayımız Kara kuvvetleri denetlemesinde birinci seçilmişti.
Pazar günleri makâmına pek gelmez, ben de temizlik yapar bazen de bilgisayarda bumerang diye bir oyun oynardım, tam böyle oyuna daldığım bir anda telefon çaldı, santraldaki arkadaş Alay komutanı arıyor dedi, bağla dedim, komutanım alo dediğinde Mustafa Çetiner, Antalya derken sigaramı yere atıp basmış ve esas duruştaydım yemin ederim hem de tam esas duruş.
Sonradan tayini çıktı Harp okulları komutanı olarak İstanbula gitti, beni de size daha önce belirttiğim gibi Güzelyurttaki aile kantinine kasiyer yaptı.
nasıl görmemişim hayret! ya bildirim gelmedi ya da bazen açılmıyor bildirimler ondan olmalı.
bir kere şairin verdiği emek zaten malum ve muazzam bir titizlik çarpıyor hemen göze. duraklı ve hem de 11+11 li harika bir çalışma. üstelik içten de uyaklı yapılmış ki; büyük bir emek demek bu da. her ne kadar hece şiirleriyle pek haşır neşir olmasam da eğer iyi ve mahir kalem ürünü ise zaten okutuyor kendini ister istemez...
hece şiirlerini serbest gibi okuduğumda bir anlama bürünürse seviyorum ki galiba olması gereken, istenen de odur.
ve böylesi bir çalışma sadece alkışı ve saygıyı hak eder...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.