4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1777
Okunma

Doluyor taşıyor küllüğüm
En zifiri kokusunda
Yanılgılarımda acımı saklayan
Gururumda kan kırığı.
Kin tutmaz yüreğimize yatırdığımız aşk,
Saymakla bitmez iftiraların kıskacında
Yokluğu sızdırıyor ısırığı.
Üç heceli kokunun içinde utanınca
O büyük azamet,
Bezginliğinle beraber gözlerinden yayıldı
Husumet.
Silkele beni biraz daha
Bu zinhar ağacından düşeyim
Dilruba’m…
Ve unutkanlığınla karıştır beni kalabalığına
Zamana sarılan sarmaşık ezberinle sıkıştır
Kaynamış tenlerde et yarası acısında.
Mırıltısında ıslanan dudaklara
Yakalanmanın dar hücreli yapısında
Vaktidir işte,
Hayallere ateş vermenin tam sırası
Anlatılmaz bir hayatın
Sırra kadem güncesi.
Belli ki seni nalan
Beni yalandı bağlayan.
Başı güzel sonu hüsran hissizlikte
Bir devri bir adımla geçtik atlayarak.
Bu kadar cevapsız soruların kuşatılmışlığında
Hunharca sorgulanarak.
Yüzünde sonbahar rüzgarı
Gözünde ölü bir arzunun donukluğu,
Atılmış çentiğidir günahın
Alın çizgilerinde.
Laf-ı güzafında soru işaretlerinin çokluğu
Abesle iştigal arası kelimelerin de
Anaforlaşsın şimdi
Sessizliğimin soluğu..
5.0
100% (6)