1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2123
Okunma

Hangi duvar parçalar sükûtumu?
Hangi gözyaşıyla söner yüreğimdeki cehennem?
Acının elleri tutmuş iki yakamı
Çekiştirir bir oyana bir bu yana.
Sürüklediği sokağın adı,
Ebedî cehennem…
Gecenin hükmü başlıyor,
Ağırlaşan kirpiklerimde.
Vuslat sız bir bekleyişin kanı,
Kuruyor damarlarımda.
Çatlatacak beynimi!
Kimliğimde zuhur eden asîlik,
İsyan fermanlarına düçar.
Gelme gelme! Bırak yakamı…
Kara mürekkeple yazılan ey sefillik!
Korkuyorum, korkunçluğumdan
Ecel bile kaçar…
Fütursuz bir ayak sesi gibi,
Her adımda zıt yöne giden susmalar.
Kendine bile hayrı olmayan,
İrade ötesi saçmalıklar…
Öksüz kaldım sonunda bak!
Kendini alıp çıktın sır kapısından,
Sus sus, hiçbir şey söyleme!
İçimin organları öldü, duyamazlar.
Yaralarımın gözleri açık…
Tellere takıldı uçurtmam,
Ömrüm avuçlarımda eriyor mum gibi.
Bir kelebeğim şimdi son nefesini veren,
Ateşin ortasında…
Benden sorulsun artık yıkılan duvarlar!
Benden sorulsun bütün karanlıklar!
Ayaklarım yere basmıyor.
Sabırları tutamıyorum.
Muradım bir ateşe münhasır;
Susarak bağırıyorum…
Katilim olacak bu suskunluk
Gürültüler içinde kayboluyorum.
Yarına çıkacak kendim yok!
İstikamet, varlık içinde yokluk…
GÜLTEN TELLİOĞLU
5.0
100% (3)