15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1859
Okunma

Çökertme’den çıktım da Halil’im aman başım selamet
Bitez de Yalısı’na varmadan Halil’im aman kopdu gıyamet
Arkadeşim İbrahim Çavuş, Allahına emanet
Burası da Asbat değil Halil’im aman Bitez Yalısı
Cigerine ateş saldı aman gurşun yarası
Gidelim gidelim Halil’im Çökertme’ye varalım
Golcular görürse Halil’im derelere gaçalım
Teslim olmayalım Halil’im, aman gurşun saçalım
Burası da Asbat değil Halil’im aman Bitez Yalısı
Cigerime ateş saldı aman gurşun yarası
Güverte gezeriken aman gundram kaydı
İpekli mendilimi örüzger aldı
Çakırda gözlü Gülsün’ümü Çerkez Kaymakam aldı
Burası da asbat değil Halil’im aman Bitez Yalısı
Ciyerime ateş saldı aman gurşun yarası
İkide keklik bir kayada aman aman ötüyor.
Ötme de keklik derdim çoktur, aman bene yetiyor
Halil’im de bu ayrılık amman böyle mi bitiyor
Burası da Asbat değil Halil’im aman Bitez yalısı
Ciyerime ateş saldı aman gurşun yarası
/
parsellenmeye sustuğunda mecburi
böyle durgun değildi eğenin kıyıları
el üstünde dolaşırdı tepside ölüm suyu
kuşatılırken evimiz ocağımız
biz eğilip eteğini öpmedik ne yunanın
ne istanbullu çerkez kaymakamının
//
alnımıza kazınan sevdanın yazısıydı
eşkiya yaftalandı zorla namımıza
işittiniz mi bizi can arkadaşım halili
ibrahim çavuştur adım
halil efe bodrum köyünün yağız delikanlısı
rus filintası elinde sırtlandı gamı kederi
ne edersin omzunda ağırlığınca kara sevdası
kıvırdık belimize kalınca pistov yılanları
ıslak bakışları doldurup heybeye yol azığı
öksüz kuşlardan aman dilenip yalın ayak
kırık kanatlar çırptık namlu ucunda
gözyaşı selini takıp ardımız sıra dağı taşı
geçitsiz ovaları mesken bildi gölgelerimiz
dönüşsüz yolda el sıkıştık ölümlü günahlarla
yanı başımızda yükselirken iş birlikçi tepeler
geçemedi sıkıştı ateş çemberine öksüzler
vurulup zamanın çatlak mihenk taşına
geç kalamazdı halil efe yoluna sevdanın
canını dağ yamaçlarında eleyip aşkın
eleğinde gözyaşıyla yoğurdu gülsümün sevdası
ölümün anahtarını kilitleyip kalbimize
kanımızı deşerken zemheri çıplak elle
tırmandık kar tepelerine
///
patlarken ateş topları gülsüm kıyılarına çekilirdi aklı
çakır türküler dolanırdı diline geceleri ninni niyetine
dillere destan güzelliği sarmasa aklını kaymakamın
oturmasa bitez yalısının bir ucunda
gelir miydi halil efe bunlar başımıza
sevdanı alıp avuçlarından kol gezer üstünde iblis yiğidim
eşkiya diye yaftalayıp soysuza çıkardılar adımızı
kırarlarken gencecik fidanların dallarını
isyan patladığında bir gece yarısı dağ yamaçlarında
bitez yalısından
çerkezin kolcuları atmıştı gülsümü sandala
karanlıkta yararken yeri göğü ak kuşlar
halilin haykırışlarından uçuştu sandalın kanatları asbattan
kılıcı kuşanıp rüzgara var gücümle sarıldım dalgalara
halil gözlerken kolcuları çökertme tarafından
henüz yakılmamışken o meşhur çökertme türküsü
iki sevdalı sandalın iki çift gözü deldi geçti birbirini
halil tutamadı gülsümün elini çerkezler vurmadan bedenini
oluk oluk kanı aktı avuçlarıma
arkadaşımın kanıyla yumdum yüzümü
bir uğultu sardı sislerin ardından kalabalığı
tiz bir ses yükseldi gülsümün sandalından
bitti masal
ezgisi yağar şimdi sarp dağlara halil ile gülsümün
elinde kızıl başlı dikenler nöbette bekler hüzün
Blackless