14
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1944
Okunma
Şafakların güncesinden, aforoz edilen cismi
Adı, girdabında kaybolan kadının
Yontulmamış dillerde yunulurken ruhu
Belki de…
Gelişi güzel tarihlerde
Mor çatılı şiirler ağlayacaktı atide.
Kelepçeler vurulacaktı mazinin diline
Zulmedilirken yaşam bahanesine
Kibritler çakılacaktı şehir çöplüğünde.
Ve ne aşklar yanacaktı kim bilir?
İbrahim odundan paye isteyerek;
Ölümü yaşamdan sayan,
Kaç sevdalı, kaç bezgin yürek
Yalvaracaktı kaderin sahibine.
Zamanla küllenmiş gibi görünse de
Kelepir aşklar
Gün gelip öyle bir lodos esecek ki
Zengin kalkışından esinlenmiş fikirlerin
Aklı baliğ- sükut süzgecinden geçecek
Yanağının rengi,
Cehennemden ödünç alınmış nar,
İçini dolduracak huzur, bilmediğin cennet kadar.
Yüzlere sürülen avuçlarda
Okunan duaların bereketinde iken nur
“Ey aşk sen nelere kadirsin”
Diyen cümleler saygı duruşundan dönerken
Ulvi bir tebessüm oturur
Gökten mah düşmüş gibi sîmâna.
10 Haziran 2012 / NÜS 15.45