Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
ma
malatyalıavukat

Antoloji

Yorum

Antoloji

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

3444

Okunma

Antoloji

ÇOCUKLUĞUM

Çocukluğum;
Uzaklarda kalan sonsuz hasretim
Gökkuşağında kaymak istediğim yıllarım

Çocukluğum;
Mezarını bilmediğim babam
... Hayallerime attığım ilk imzam
Dar sokaklardan eve döndüğüm yuvam
Kanadına sığındığım anam

Bahçemdeki menekşelerin kokusu bulur beni bazen
Üstüne birkaç çiğ damlası düşmüş
Takvim yapraklarına bırakılmış yalnızlıklarım gelir aklıma
Zamanın aldığı uykusuzluklarımda

Önce umutlarım terk etti
Sonra yaşayamadığım çocukluğum
Yüklenince acılar küçük omuzlarıma
Uyudum
Uyanınca aklımda kalan sevgiye olan kocaman susuzluk



Yalnızlık nasıl da korku verirdi içime
Kendimle konuşur,yastıklara dayardım burnumu
Dost diye
Zincire vurulmuştu sanki hayallerim
Siz hiç gülerken ağladınız mı?

Ben çocuktum bir zamanlar;

Tahtadan oyuncaklarım, söğüt dalı atlarım vardı
Kızağımın üstüne karlar yağardı
Yüreğimdeki tek yük okul çantamdı.

Kocamandı evde bekleyen anam
... Sıcacıktı topraktan babam
Kırmızı burunlu dostlarım vardı kardan
Bir ağlamaya göreyim
Kardan dostlarım da ağlardı
Onlar da erirdi benimle birlikte

Tahtadan kılıçlarım vardı
Bir sallamaya göreyim
Kazanırdım bütün savaşları.

Derken bir gün büyüdüm;
Tahta oyuncaklarım yandı
Kardan dostlarım terk etti gitti
O güzel günler yağlı boya resimlerde kaldı.

Çocukluğum;
Gizlenmiş umutlarım, kaderimle ardım sıra gelip
Gölgemi takip eden
Bir bahar yeniden açar diye içime sakladığım yıllarım
Kokunuz çok uzaklardan gelir.

... Yüreğimi terk etse de acılar bazen
Hep geç kalınmış sevgiler saklanır çantalarımıza
Hayat bize küser,
Biz hayata
Yıldızlar azalırdı.

Ahşap kapılardan giderdik sevdiklerimize
Nefes nefese kışların çığlıklarını kovalardık
Güneşli günlerde gökkuşağının altına girelim diye

.......................................

Gitme hayat ırmağım gitme bu şehirden, gitme
Kurtlar sofrasında yalnız kalırım gitme
Sevdayla saklambaç oynarım gitme
sevinçlerimle salıncak oynarım gitme

annemden öğrendim gözyaşlarından ev yapmasını
kalbime ilk imzayı atmayı
kömür sobalarından geleceğe köprü kurmayı

çocukluğum;
gitme yüzemez ki balıklarım sen olmazsan geleceğe
bölünürüm damla damla, gitme emanet ederken yetimliğimi sana
solarken yıllar damarlarımda, her basamakta bıçak gibi keserken
her nefes alışımda kaybettiğim sevdiklerimin yüzü içimi
gitme ezilmiş çocukluğum dizilmişken vagonlara ard arda
yüreğimde kelepçelerle giderken bıçak sırtı kaderime gitme
çember çevirirken sevinçlerimi
ilk diktiğim ağaç büyürken kalbimde
ilk aşklarımın parmak izi dururken avlu duvarlarında gitme
hayat bisikletimi çeviremem, gitme!

Çocukluğum;
Ne misketlerim kaldı senden bana
Ne de kayarken düştüğümde kanayan yaramı
öpücüklerle saran babam
Bir annem kaldı
... Oda seninle döküldü
Beyazladı saçları hayatının
Bir dev geçti dört yüreğin omzunda
Ne kadar da kolay adımladılar yolları
Bir kaç toprak, bir kaç dua
Atıverdiler çocukluğumu bir çukura.

Şimdi;
O eski sobadaki çaydanlıkta demleniyorsun çocukluğum
Yalınayak koşturuyorsun zamanın dönülmezine
Ayakların üşüyor

Sanki geri gelecek gibi öpücükleri
Ayağını kanatıyorsun

Akif Tütüncü





Anne





Dokunduğun eller
Buğulu bir sonbahar esintisi bırakıyor tenime
Avuç içlerin yalnızlık yağmuru
Dokun
Yüreğime çiz çocukluğumu
... Resimleri yansın mazideki fotoğrafların
Bir sen yak içimi
Bir sen okşa saçlarımı doğarken

Belki saçlarıma hiç dokunmadığındandır
Bütün şiir yolculuklarım hep sana çıkıyor anne
kelimelerim kısa pantolonlu
Birazda yalnızlıktan marazi
senden sonra dayayacağım bir göğüs bulamadım güvenli
İçime akıyor bakışların
Gidiyorsun
Küçük ellerim tutamıyor gidişini

Akif Tütüncü





Yıkık mezar taşı



Yıkık mezar taşı

Elimde silgiyle yaşama başlasaydım

Büyümeyen çocukluk yanımı silerdim.

Aile boyu alabora yolculuğuydu benim çocukluğum.

...

Mavi ışıklarda uçuracağım martım olmadı benim hiç

Dudaklarım hep kuru kaldı, öpememekten sevdiklerimi.

Yüzüm çizgilerden taşan, anlatamadığım kelimelerle doldu

Hayat durağında bekleyen, yolculuktu bütün yaşadığım.



Eşit değildi adımlarım insanlarla.

Ben birkaç adım atardım

Onlarsa bir

Kavuşurlardı benden önce yaşam oyununa.



Bütün hazinem, beslenme çantamda biriktirdiğim hüzündü.

Birde ismini okuyamadığım, yıkık mezar taşı.





Akif Tütüncü







Zaman damlası



Dokuma tezgâhında ki

Fırındılar



Buzdağlarını ördüler



Kalıp dışı

Bir aşk hikâyesi yaktılar



Kalpleri

Duvardaki yazılarında atardı



İsmet paşalıydılar

Komşularımdılar



Baharları erik kokardı ulaşamayacağım



Evlerinde gizli gizli kitap okurlardı

Yasaklı



Ruhları vardı topraklarının

Gün doğmadan aydınlanırdı karıncalara

Emeği biriktirirlerdi aydınlığa

Mektupları tutunamayanlara söylev

Kiraz



Kırmızı hayalleri vardı

Bir mevsim olgunlaşmasını beklerlerdi meyvelerinin



Akşam döner mi diye bekledikleri oğulları vardı

Ölmeden gelmek ödüldü

O zamanlar



Eski kahramanların hikâyesini anlatırlardı akşamları

Tek siyah beyaz televizyona sahiptiler



Komşularımdılar

Yoldaşımdılar



Beklerim erik kokuları koksun diye yüreğime



Akif Tütüncü



Baba



Kırık kanadımın kalbimdeki el yazısı

Cennetin kalbime damlayan sızısı

Annemin göğsündeyken sararan hikayem

Usulca geçtin hayatımdan

Çocukluğumun sıyrılan yanıydın yanı başından

İçi yazılmadan bırakılan

Toprağa gömdüğüm mektubum

Canımdan dökülen son yağmurum




Akif Tütüncü





Ayrılık





Tek kişilik bir serenattır aşk
Anlatılması güç bir ayrılık yaşatır
Bir birine karışan iki kalp

Hangi kelimeyi söylesen ağırlıktır
... ... Uzaktan sevmenin çekiciliğine
İntihar eder özlemenin güzelliği
Ve her kelime yaralar insanı
Giderken söylenen
Üstünlüğün zalimliğidir

Hangi kelimeyi söylesen fazladır ayrılıkta




Akif Tütüncü



Zordur yaraların kazınması taşa



Doğdum
Yaralandı sevdiklerim açmadan kalbimde
işte bu baban dediler savrulan bir toprağa

yangın bir sessizlik çöktü içime

yağmurlar bile şarkı söyleyemedi

yalpaladı annem gelemedi sarılmaya

annem diyemedim

bir isim bile yazamadım
hayallerimin mezar taşına

zordur yaraların kazınması taşa





Akif Tütüncü





Islanarak büyüyeceksin



Yağmur yağacak elma şekerlerin ıslanacak çocuk
Masallarını çalacak gök gürültüsü
Yalnız kalacaksın gök kuşağının altında
Hayal olacaksın

Yüzüne damlayacak annenin eşarbı
Kanayacak içinde geceler
Düş yolculuğuna çıkacaksın

Hadi git sınırların içinde
Git gidebilirsen yaralarınla

Yağmur yağacak kaçırdığın son otobüsün üstüne
Islanmayacak kadar kuruyacaksın
Tek tekerlekli bisikletinle koşturacaksın
Koşturacaksın siyah önlüğün üstünde
Elma şekerlerin ıslanacak büyüyeceksin çocuk




Akif Tütüncü





Ağlamayan sadece babalar





Bir Rüzgâr eser toprağa
Gözlerimi soyar hüzünler
Ağlamaz derler oysa hiçbir erkek
............Yanılırlar
Ağlamayan sadece babalar



Akif Tütüncü





Siz bendiniz





Güneşi karanlığa gömdüm
yaralarımın yıldızlara kayışında
Dalgalandıkça gözlerin gözlerimde,
Bulutlar yelken alırdı, en gizemli yerlerime
Seviyordum sizi kim olduğunuzu bile bilmeden
Yokluğunda kendimi bulduğumdunuz

Sadece bir harftiniz benim için.
Memleketiniz ise gaip
Kaç gece rüyamda koşturmuştum ardınızdan
İçimdeki emanetinizi vereyim diye
Ne zaman uzatsam ellerimi yüreğinize
...kanadımı kırar uçurmazdınız
Ne siz bir gün sevdayı tattınız
...ne bana bıraktınız
Siz yokluğunda ağlamaya doyamadığımdınız

Göz göze gelebilme umudu ile
Ne kadar çocukça şiirler yazmıştım o zamanlar
Her defasında karşıma geçip gülerek gidiverdiniz
Ne siz sevdayı öğrendiniz
.....ne bana bıraktınız
Siz karanlıklarıma beyaz örtü dileğimdiniz

Ölüme karşı hayat öpücüğüydü aşkınız
Geleceğe olan kucaklaşmam
Ne siz sır olup hoşça kal dediniz
Ne de yüreğinizin kapısını açtınız
Siz benim büyümeyen çocukluk yanımdınız
Annemin kokusu, babamın el iziydiniz
Siz yoksunluklarımdınız
Siz bendiniz




Akif Tütüncü




Sunay Akın’a




Senden öğrendim
Dudak payı acıları
Antik acılar çarşısından satın almayı
Gözlerde güneş varken
Kalplerin şemsiyesizlikten ıslandığını

Halanın mirasıydı ikimize de
Bir yumurtayı ikiye bölmek

Şimdi yalnız beyaz perdede izliyoruz
Birlikte tutuşmaktan yanan elleri

Tahta atınla gel
Hadi tut ellerimi
Bir şemsiyenin altında
Gazozu birlikte içelim
Sen güneş ol
Ben yağmur
Sen şiir ol
Ben kâğıt
Sen bende anneni bul
Ben sende baba
Tekrar çocuk olup
Tamamlanalım




Akif Tütüncü





Teğet geçen hayat



Teğet geçen hayat
Saat ayrılığa çeyrek ömür var
Yaşanmamış, yaşanmışlıklarla elveda saati ömrümün
Valizler toplandı bir kaç damla gözyaşı,
burkulmuş bir kalp sızısı, yitirilmiş hayaller
Pembe düşlerle başlayan bir hayat yolculuğu
Yalnızlık bulutlarıyla nasılda dağıldı, karardı
Çocukluğum yağdı önce üzerime
Sonra gençliğimin kalp sızısı
Hayata teğet geçen bir sonbahar
Üzerine karlar yağan bir hayat
Önce ellerim üşüdü, sonra yüreğim
sana yazdığım bu son şiirde
Her şeye inat hala İstanbul ağlıyor, ben ağlıyorum





Akif Tütüncü





Ustamız sevda



Ustamızsa sevda
Topraktık cana döndük
Hamdık demire döndük
Her gün yapılıp bozulan kile döndük
Ustamızsa sevda

Kalbimiz kilden yapılmış ateş kabı
Hayat, buğdayı una çeviren değirmen taşı
Unduk pişip ekmeğe döndük
Ustamızsa kara sevda

Ana olduk, baba olduk, evlat olduk
Yüreklerde filizlenen çiçek olduk
Kurutulup sararmış defterlere konulduk
Ustamızsa sevda

Kilden testilere döndük
Demirden uçurumlara düşüp bölündük
Her gün eritilip ateşe düştük
Ustamızsa sevda

Topraktan cama döndük
Camdan yüze döndük
Yüzden toprağa döndük
Rotamızsa Elveda



Akif Tütüncü



Yakala yağmuru çocuk



Yakala yağmuru çocuk
Daha zamanın varken
Baloncuklar uçur sevdiklerine
Yarın elemden saçlarına karlar yağacak
Kaldıramayacak yüreğin sevmeyi
Tut ki yağmuru hayat buharlaşmadan
Anlatacak romanın olsun
Daha bembeyaz sayfaların
Ne ihanete uğramış sevdanın lekesi var
Nede kaybettiklerinin sakladığın el izi
Annenin süt kokusu sinmiş beyazlıklara
Aç yalnızlık anlarında kokla
Kokladıkça kurur içinin ıslaklıkları
Romanını yazmaya
Yağmuru tutarak başla çocuk
Tut ki için kuruduğunda
Akıtacak bir yanın kalsın



Akif Tütüncü

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Antoloji Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Antoloji şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Antoloji şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL