0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
Okunma
bir balığı parçalayıp yutamazken
onlarca martının çığlığı
bu çıkmaz sokak nasıl böyle telaşsız
balkonlarda kadınlar kalın kalın
parmaklarında ince tükenmez sigaraları
tohumlarını dökerken akşamsefaları
makriköy’de ya da samatya’da
kim ne yapsın böyle bir akşamı
tinerciler gibi sürekli
votkacılar gibi güpegündüz
rakıcılar gibi ikindiden sonra
hazırlananları kendinden saymayan akşamı
kadıköy’de salacak’ta beykoz’da
istinye’de eski büyük tersanenin havuzunda
böyle yoksul böyle kimsesiz bir akşamı
kim ne yapsın
mesela doğma büyüme hüzünlüdür bir adam
oturur her gün kelimeleri düzenler
bir halkın olmayan kelimeleri
bir halkı olmayan kelimeleri
bir güzel insan içine çıkarır
o adama sorulsa -ki sorulur
iyiyim iyiyim diyemeyebilir
oysa evet demeyi iyi bilir
belki de yıllarca beklemiştir
büyütsün diye hayat kendisi için bir kadını
büyütmüştür
cömert davranıp şiir de katmıştır büyümesine
ama şimdi bu adam bu akşamı ne yapsın
gözleri göklerden mümkün kadına
evet deyip bir uzun uzun sevsin mi
sevsin evet sevsin de
mavisinden laciverdinden geçtik
morunu bile esirgeyen bu akşamı ne yapsın
götürüp yaksın mı büyük suların kıyısında
yaksın evet yaksın da
küllerini
ne yapsın