11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1047
Okunma
giderim…
eteklerime taktığın
tüm zilleri toplayarak…
depremler olmalı
bu kentte
ve tonlarca yıkılmalı üstüme,
sidik kokan tüm surları...
söylenmemiş bir türkünün
nakaratı kaldı dudaklarımda...
ardına martı çığlıklarını katamadığım bir vapur,
çekemediği halayın hayal kırıklığı alnında
bir işçinin…
ve
baş ucundan yeni ayakkabıları çalınmış
bir çocuğun bayram sabahı.
’ne olur sev beni’ nin duası avuçlarımda…
yağmur yağıyorken şu dakika
tomurcuk bir İstanbul sabahına,
sonuna dek açmışım tüm pencereleri,
uyku tutmayışları kaldı gözlerimin...
ve artık
hepten inancını yitirmiş
ölüme koşar bir yürek...
bundan böyle
tümüyle bileylenmiş
bir acının keskinliği gırtlağımda...
’olsun be, bu da geçer’in alaycı hüznü...
ezikliği, duyulmayan iki sözcüğün...
acının azrail kanatları kaldı düşlerime...
gırtlağımdan girip
kafatasımdan çıkacak bir kurşunun
hesapsız kitapsız
ve hiç yormadan can alışı...
ölecekken bir miting meydanında
yahut sınıfta,
tahtanın başında,
yani onurluca,
utancı kaldı
intiharlar düşlemenin ruhumda...
noktalamayı unuttuğum
cümleler gibi sevmelerim...
üç nokta...
acelesi olmayan genç kız rahatlığını
bilmiyor saçıma düşen aklar...
ne de
gözlerimin altındaki çukurların haberi var bundan...
unutma…
ben giderken
utançla yıkanmış
çocuk gözlerimi…
unutma…
Şeyda Işık... ide damgalı şiirler