9
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1625
Okunma

’biraz kül biraz duman o benim işte’
diye başlayan nağmenin sonrasında
avuçlarsın heybesinde sana biriktirdiklerini gecenin
ay ve yıldızlar çoktan çekip gitmiştirler
hüznünü şarap ve kuru ekmeğe banıp
kursağında kalmaması için
demlenen yalnızlığınla yudumlayıverirsin..
aynalar ki hep yalan söylerler
eğreti gülüşlere teslim edilmiş acılarından
öpülmeye hasretken vişne çürüğü dudakların
kurumuş yapraklarla hemhâl olmuş bedenin
yılgın yılların çarkında sürgün yemiştir..
kanaviçe gibi işlenir elem mevsimlerin yakasına
mil çekmek istersin kapkara gözlerine gecenin
ceviz kaplama sandığın açıldığında
kuytunda sakladığın kıymetlilerine bakarsın
çehresi yeşilden sarıya dönmüş fotoğraflar
okurken gözyaşlarıyla ıslanmış mektuplar
direnmek nafile yine ağlarsın ağlarsın..
okşasalar da incinirdim artık
yıldız yıldız girip gecenin koynuna
ruhumun duldasında ölesim var..
durdurmalı
antika plâkta dönen nihavent eseri
zira takat yok
zaman;
faili meçhul katil
hayat;
sonu başından belli klâsik türk filmi
alnımıza elif elif
mutsuz sonlar yazılmış bir kere
kim değiştirebilirdi ki
annemdan yadigâr
mukaddes kaderi..
Özlem’ce
5.0
100% (7)