1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1549
Okunma
getirdiler:
yerden yeni fışkırmış
bir servi gibi
dikildi
önünde
darağacının.
yüzünde
ne pişmanlık izi vardı
ne de belirtisi
o en insancıl
ve en bildik acının.
baktı bir an
- uyurgezer örneği rüyada -
ölüm yüzlü cellada,
sonra da
birdenbire fark etti
beşik kundağı gibi
sarkan
boğumlu ipi.
cellat da ona baktı:
karşısında pırıl pırıl bir yüz vardı
- aydan kopmuş ay parçası -
yok, ay değildi önünde duran,
yeni söken bir şafaktı.
cellat gene gene baktı,
cellat döne döne baktı.
yaktı yüreğinin
o en derin
ve en ince yerini
bilmediği bir duygunun
yalazı.
boğazı
çölleşiverdi birden.
kurudu tükürüğü,
kavruldu ağzı:
önünde
gözlerinden cesaret akan,
saçlarında şimşekler çakan
biri vardı:
o, tepeden tırnağa umut,
tepeden tırnağa inanç,
tepeden tırnağa yaşamdı.
celladı bir kuşku aldı,
celladı bir korku sardı:
’nasıl kıyardı ona,
onu nasıl asardı?’
karardı gözleri celladın,
o herkesi korkutan yüzü
fırtınalı deniz gibi
dalgalandı:
önce ağardı,
sonra sarardı.
ve ne olduysa o anda oldu
aniden,
beklenmeden,
birden,
son vermek için bu çirkin oyuna
itti cellat idamlığı bir yana
ve geçirdi urganı kendi boynuna.
5.0
100% (1)