9
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
1802
Okunma

üşüdüm birden...
eski bir resim düştü gözlerime
beynime çarptı kokusu
başındaki kırmızı güller fiyonk olmuş ruhumda
kelebekler ve pulllar biriktirirdim
senden önce
ne uçarlardı onlar dağlı bayırlı
ne üzer ağlatırlar
sen kıskanırdın onları bilirdim
ama
şimdi onlar senin kokuna bağımlı!
içini burkutuyor insanın ütüsüz dudaklar
çatırdatıyor kurumuş dalları
nahoş bir gülümseme konduruyor kırışık alna
acıyla hüzün arası
gülümsemeyse adı!
kaç kere dedim sana
sessiz harflerin kalabalığına sığınıp
k o n u ş m a benimle diye
dargınsın hâlâ anladık!
neden duruyorsun ya öyle içime konuşlanıp
bak, akıyorsun yine içime kurnası kırık
daha ne istiyorsun benden
en hatırlı unutkanlık!
hem artık inanmıyorum
bir yerinde eksiklik var tüm masalların
ve koca bir yalan
zamanın aşkı beslediği, doyurduğu
hadi, cemreler yanlış baharlara düşüyor,
ve ben görmüyorum
hadi kısalan kollarım
ya bu temaşa artığı düşler?
öyleyse, neden tek başıma boş masaları dolduruyorum!
sen söyle cevval bakış
ne zaman pusula çözer bahara, bu kara kış
ne vakit tükenir kargaşa
parmağını kapıya kıstırmış manzaralı bu yakarış!
tamam konuşma benimle
tamam ayrıldık!
tamam dargınız...
ama bakma öyle geçerken uğradım zulalı
ama haklısın
öyle ya hiç konuşmadık değil mi zaten
biz’den bozulduk bozulalı!
hani derler
tüm ayrılıklar dilsizdir
kuyruğu elinden düşmeyen bir yalandır
öyle ya insan, hem sıcak hem soğuk terler
di’li geçmiş günâhlardır dile lâl dedirten
her yalan mutlaka bir kemiğe değer!
mesela;
varsay ki demişim!
ne çok artmışım sana
ne çok özlemişim meğer!..
biliyorum tüm haklarımı tükettim
diyemiyorum işte!
ne olur ki; bir kere de üç yanlış bir doğruyu getirse!
yok, yok! sadece içimden geçiriyorum!..
dedim ya
bir kırıklık var üzerimde bu aralar
üşüdüm desem yağmur yağıyor
dondum desem kar!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (21)