1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1265
Okunma
düş bahçeye süzülen karanlık
çatal dillere çizdim portrelerinizi
kırmızı değilmiş elmalar ağaçların evine
nefretin göz bebeklerinden çaldığım
bir buket kıvılcım ile
babamın asma çardağını da yaktım zaten
imbat avcıları kıvrılarak ilerliyorken kentimize
sen o şarkıyı dinleyip üzülme diye anne
çekin forsalar kürekleri
bu günde çözemedi
ölü gemicilerin düğümlerini aydınlık
okullar süresiz tatil
mavi önlükler naftalinledi kayadan mezarlar
yapay ışıklardı belki paralı eğitimin mimarları
sokağımızın lambalarını taşladı elleri panzer
ana sınıfından sağdıcım olan çocuklar
sakal ve eteklerin milimetrelerini irdelemekti
seçkinler sokağında felsefi boyut
arnavut kaldırımlar sığdırdım gizlice aklımın cebine
döküntü kamyonetlerin egzos dumanı sindi
zamanlar devşirerek delik tabanların izinde
eski mahallenin dik yokuşunda fesleğenlere
varoşların küçük avuçlarına çekilirken eskici umutlar
rüyaların bitek bahçesine kurdular taziye çadırlarını
karalara bürünmüş fettan bir zehir matem
fahişe yüreklerin kutsandığı kanlı mabetlerde
işaret parmaklarımızı baştan çıkaran
hoş geldin zamansız yolculukların arkadaşı
iyisi kötüsü aranmaz sonların biliyorum
yinede ak saçlara daha bir yakışır bilirsin
o kaçınılamayan ferman
.