karşılıksız çekti sevmeler
ağacı
çiçekleyen acil iklimlerdim bir koşu inip ovaya
dona kaldım ayet suyunda
tozlaşan bir çenek taktı yalvacı kırklar
dalları salkım baygınlıklar nisanı
hüzünler geldim kapı ..açıl bir latife değil
saçları dağınık bir şarkı dudağın
alnıma bir güvercin yemi incecik
dokunsam kırılacak gök
dokunsam yanacak düş
uçmanın keyfi
döktüm durmadan içimdeki irini latin harflere
hiç bir şey sen olmadım sana ne sözler söyledim
içimde burukluk taşı dört divanda
seyrelip ılgazı koca merdan
açlığı ova sandım kültür ekilen gövden bir halayık
kuzeyden sinir ucum
batır sancımı ortalığa
batır kalbi kanıma
dünya durmuş bir kadan dudağı yırtık
annem
akşam düşerken sabırsız sokak leylaklar kovdu
geçtiğime çentik atarken çitler
aldattım kendimi bir kavşakla
zayıf kalan ömrüm dönerken köşe
hülyalı her biri rüyalı odalar çizdi
kırmızı koltuklar göğsünde
tutuştu dilime
annem göçmen türküsü
gül dokunur yaraya kanma
çocuk aşk karşılıksız kimsedir
Hüseyin Bozkurt