2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1213
Okunma

Mel’un mâhir, koca bir dev; "ezdim" diyen yalan söyler
Rafa kalkmış en zor ödev; "sezdim" diyen yalan söyler
Miskin hâli hoş gafile, ne söylesen boş, nafile
Şol cihânı rehber ile; gezdim diyen yalan söyler
Rabbi yârken her kuluna, nefsi takmış kul koluna
"Kervanımı Hakk yoluna; dizdim" diyen yalan söyler
Yazın ardı güz serini, yakın eder göz derini
"Günahımın üzerini; çizdim" diyen yalan söyler
Ruh kafeste tenden bîzar, dilden çıkan huzur bozar
Yalan, gıybet, kine mezar; kazdım diyen yalan söyler
Sinden öte zifrin bağrı, sondan önce bu son çağrı
Din bir deryâ; Dost’a doğru; yüzdüm diyen yalan söyler
Dolup nurlu bir ırmaktan, ecir umdum haykırmaktan
Kahrolsa da, kalp kırmaktan; "bezdim" diyen yalan söyler.
Diller farklı, dert müşterek; şirke gider şerre her ek
Olmak için yanmak gerek; közdüm diyen yalan söyler
Kül olunca söndürdüğüm, ibret verdi her gördüğüm
İnsan bir giz, bir kördüğüm; "çözdüm" diyen yalan söyler.
Mecit Aktürk