3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1785
Okunma
Kalbimiz yaralı, kalemimiz kırıktı
Duygularımız yetiyordu da
Paramız yetmiyordu, yenisini almaya
Yine de, ne efendi serserilerdik.
Yüreğimizde, doğruluk tek kalkanımızdı
Gözümüz kara, bileğimiz güçlüydü
Merttik, onurluyduk,
Efendi, ve adam gibi adamdık
Pek sevilmezdik,
Vardığımız dokuzuncu köyden de kovulduk
Biz yine de yılmadık,
Mürekkep acı, kör bıçaktı sözlerimiz
Haksız olanı yaralıyordu,
Gamsız olan umursamıyordu
Bir metrelik boyumuz,
Cılız bedenimizle, barınamıyorduk
Vardığımız gönüllerde,
Rüzgarın yönünü, kendimize çeviremedik,
Ne efendi serserilerdik..
Arkadaşımda, bende yatılı okullarda büyüdük
Hafta sonları, telefon kulübelerinde
Isınmak bahanesiyle sırada bekleyenlere
Telefon bozuk diyorduk
Bahçe duvarından taşardık
Çiçekçiye de paramız yetmezdi
Canımız çekerdi de
Parklardan aşırırdık, papatyaları
Herkes aşkını yazardı, şiirlere
Biz yüreğimize yazmıştık
Ayağımızın altına yuvarlanıp gelen
Teneke kutulara, bir çelmede biz atmıştık
Devri dönük düzene
Bisikletimizin pedalıyla, döndürüyorduk dünyayı
Herkes sarhoşken söylerdi, itirazını
Biz ayıkkafa naralarla söylerdik, arzu halimizi
Elimizde dolu gazoz şişeleriyle
Çoğu akşam içerdik,
Yine de,, Ne efendi serserilerdik..!
Mahalle arasında, hep mağlup gelirdik
Hilebaz takımın oyuncularına
Ter kan içinde yemek vaktiydi,
Eve dönüşümüz
Kulağımızda küpe, ne çok laflar işitirdik
Komşu penceresine attığımız çakıl taşıydı
Yaramazlığımızın, tek sebebi
Kırılan camın , bizlerdik sanığı
İki gün oda hapsinde
Müebbet yattığımız gecelerde
Herşeyi en son babalar duyardı,
Bizim evde de öyle olurdu
Ne çok azar işitirdik.
Yastığımızın altında ısıtırdık
Uykuya dalmadan, sevdalı düşlerimizi
Yine de,, Ne efendi serserilerdik.
Her geçen gün, annem daha çok söyleniyordu ;
’Haytalığı bırak ’
’’ Senin yaşındakiler çoktan evlendi,
Çoluk çocuğa karıştı,
Bırak zamanla yarışmayı, sende evlen’’ diyordu.
Beni anlamıyordu,
Baharda kuşlar bile yuva kuruyordu
Biz bir kuş kadar olamıyorduk,
Elde yok, avuçta yok
Gönül zenginliğide para etmiyordu
Kuru ekmekle saadet, eskide kaldı
Bu devirde ; aşk karın doyurmuyordu
Kimse, kimse için de ölmezdi
Biz, aşktan korkuyorduk,
Sevmekten korkuyorduk, İnanmaktan korkuyorduk,
Yine de mert ve efendi serserilerdik.
Üstelik özgürlüğü seviyorduk
Bir de gökyüzüne resim çizmeyi
Suya yazı yazmayı seviyorduk
Kırık da olsa, bir kalemimiz vardı,
Elektrik gittiğinde, sokak lambasında
Yaşamın manasını ezbere yazardık...!
Bedavaydı, üstelik
Şarkılardan fal tutmak
Sahibinin haberi olmadı,
Sevdiğimiz şarkıya
İşte ; ’’ Bu bizim şarkımız ’’ dedik,
’’ Gamzedeyim deva bulmam ’’
Tatyos Efendi den
Sabahçı kırkahvesi ağırlıyordu
Eski gramafondaki ağıt seslerini
Bir de kızıllık inince perdelere
Teknelerle uğurlardı,
’Rastgele’ denilen , günbitimine.
Arkadaşımın sağlam bir işi olmuştu,
Ben, bir ay çalışıp, iki ay avare geziyordum
Bir yerde dikiş tutturamıyordum
Bıkmadan,
Az verenin canından,
Çok verenin malından alıp
Paylaşıyorduk, bir kuru selamı
Adı şanstı, oda bizde yoktu
Üstelik,
Veresiyede vermiyordu, artık
Emektar bakkalımız,
Yüz gram peynirle, yarım ekmeğe
Katık olacak
Mutluluğu alamıyorduk,
Yine de umudu yitirmiyorduk
Gaz lambasında ovuşturuyorduk,
Şansımıza doğacak güneşin, bekçisiydik
Kalbimiz yaralı, kalemimiz kırıktı
Yüreğimizdeki sazın makamı ; Hüzzam dı,
Dudağımızda fiyakalı ıslaıklarla
Kendimiz çalıp, kendimiz söylerdik,
Yine de ! Ne efendi serserilerdik...!
DİCLE AYYILDIZ
5.0
100% (1)