9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1143
Okunma
dün...
mavi mikrofona söylenen
içime yetemeyenlerdi
ve zeytin ağacıma hıdrellezde bağladığım
kırmızı kurdele kadar anlamsız anlarımdı
ve şekerli leblebi tanem yuvarlanırdı aç sofrada
ki peşinden iki dize yazsam
dimağımdan düşen
polis ardıma düşerdi...
anlamını yitirmiş tüm düşlerimle
...
oysa ben özgün şiirimle ağlıyordum günüme
_tozu dumana katarak_
büyümeden ölen kara martım başında...
ve şimdinin tadını almak zordu yaşanmadan...
ki bir zamanlar gençtim!...
bir zamanlar...
...
sonra birden hatırladım!
ki heple hiçin küpü sıfır / sonsuzluktu!...
ardı bir gecemin demi aç/ılırken şafağa
bahçeme düşen yıldızla
ve hatırladım penceremin önündeki mor menekşeleri sevdiğimi
ve baktım!...
ki sevdiğim avuçlarımda titreyen mum aleviydi
ve avazım geçti...
işte o an
artık anlam sızdım...
anla!...
ve anlat bana!
dizlerine uzandığımda saçlarımı nasıl koklayacağını...
ak gömleğin buğusunu...
ve geleceği...
11/10/7