1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1137
Okunma

Ne bahtsızdı kim bilir sen doğmadan kâinat
Sapıtmıştı insanlar peygamberlere inat
Put yaparak tapmaktı; buydu en gözde sanat!
Bilmek hayli zor işti doğru yanlış hangisi
Furkan’ımla yetişti; Ümmetin Efendisi
Gamlı gönüller çöldü; sen geldin oldu vaha
Güneş bile bir başka gülümsedi sabaha
Acze düşen yol buldu delaletten felaha
Bölüştü lokmasını aç kalsa da kendisi
Yegâne şanlı rehber; Ümmetin Efendisi
Vahşetin adı töre, kız doğurmak ayıptı
Cahillik had safhada, akıl ise kayıptı
Mazlum kan ağlıyordu; zaman bir acaipti
Beklenen peygamberdi Amine’nin incisi!
Âleme şeref verdi Ümmetin Efendisi
Puta tapanı irşâd kolay bir iş değildi
Lâkin, fazla geçmeden gerçeği herkes bildi
Eğilmez denen başlar saygı ile eğildi...
Tebliğiyle yıkandı kalplerin kiri, isi
Kalpler sürûra kandı; Ümmetin Efendisi
En mümtaz sembolüydü ahlakın, asaletin
Mî’râc ile taçlandı taltifi risaletin
Arzumuz şefaatin, dilimizde salat´in
Sensizlik yüreğe yük Ey Nebîler Nebîsi
Özlemimiz çok büyük, Ümmetin Efendisi
Aciz kullar omzuna ağır geldi zimmetin
Asırlar geldi geçti öksüz, gamlı ümmetin
Sarsın, kuşatsın bizi her adımda himmetin
Muhammed-ül Emîn’sin, ey gönüller Bani´si;
Bu hasret nasıl dinsin Ümmetin Efendisi...
Mecit Aktürk