24
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1720
Okunma
Efendim
Her neyi gördükçe kaşların yıkma
Ne suçum var ise bildir efendim
Hata eyledimse kusura bakma
Düştümse elim tut kaldır efendim
Nedir bu keman kas nedir bu gözler
Açtığın yaralar durmadan sızlar
Hatırdan çıkmıyor o şirin nazlar
Ya kurtar yahut da öldür efendim
Gün güne arttırdın derdi sızımı
Açmaz oldum hiçbir yana gözümü
KIS eyledin baharımı yazımı
Bilmem ki bu nice haldır efendim
Gayrilere sırrım açamaz oldum
Bal şerbet verseler içemez oldum
Kırdın kanadımı uçamaz oldum
İster ağlat ister güldür efendim
Sensiz gam kederdir benim her günüm
Niçin işitmezsin feryad-ı ünüm
Benim Kabem sensin imanım dinim
İbreti kapında kuldur efendim
Aşık İbreti
1920-1976. Sarız’ın Kırkısrak köyünde doğdu. Asıl adı Hıdır Gürel’dir. Geçmişi Akçadağ’dan göçen bir aileye dayanmaktadır. Aşıklık geleneğinin yoğun olduğu bir aile ve yörede büyüdü. İlk deyişleri köylerine gelip giden dedelerden öğrendi. Zaman içinde cemlerde dinlediği dede ve zakirlerden öğrendikleriyle de bilgisini pekiştirdi.
18 yaşında evlendi. Askere gidinceye dek ayakkabı tamirciliğiyle geçimini sürdürmeye çalıştı. Askerlik dönüşü Afşin’e giderek birkaç hafta içinde terziliğe ilişkin temel bilgileri kavrayarak Sarız’da terzilik yaptı. Bağlama çalmayı bu dönemden sonra öğrendi ve sürekli okuyarak kendini geliştirdi.
Yaşamının zorluğu nedeniyle İbreti mahlasını kullanmaya başladı.
Terziliğin dışında madencilik, bağlama yapımcılığı, diş çekmek, fotoğrafçılık gibi çeşitli işlerle geçimini sağladı. Fotoğrafçılık işini önce Sarız’da sonra Elbistan’da sürdürdü. Bu dönemde Alevilere yönelik birtakım saldırılardan dolayı işyeri tahrip edildiğinden yeniden Sarız’a, sonra da İstanbul’a yerleşti.
Aşık İbreti’nin, değişik konuları işlediği şiirleri hem kendisi, hem de başka sanatçılar tarafından seslendirildi.
İstanbul’da öldü ve orada toprağa verildi.
KAYNAK:© BeKa Sitesi
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-349-)(
Bilirsin yoluna canım veririm
Aradan engeli kaldır efendim
Aşkından mum gibi her dem eririm
İster kölemdir de,öldür efendim
Bu can ki uğruna bir ömür feda
Bu nasıl gülüştür bu nasıl eda
Sorana bu benim sevdiğim de de
N’olursun ağlatma güldür efendim
Hasret olsa bile katlanmak gerek
Seviyorum dersen bana gülerek
Engel tanır mı hiç bu deli yürek
Kızgın çöller bile yoldur efendim
Bülbüller raks eder bak seherlerde
Görenler de ona aşık derlerde
Yalnız dolaşırım ben o yerlerde
Böylesi bir garip haldır efendim
N’olursun yalvartma sevdiğimi bil
Adından başkasın anar mı bu dil
Sen ki gülizarda ender açan gül
Bu aşığın gülde daldır efendim
Bir gün aramasam tavır koyuşun
Bir hafta gelmesem günüm sayışın
Hele elim tutup canım deyişin
O tatlı sözlerin baldır efendim
Güfteler yaparken ederken yadın
Dilerim Mevlam da versin muradın
İçli türkülerde bestedir adın
Lüzumsuza sazın çaldır efendim
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (18)