Göç
zamanı erişti; sarardı
yeşil otlar.
Gayrı hazan vaktidir; gördüm
mor çiğdemleri
Obada bir telaş var; yüklendi yağız atlar.
Neden garip dururlar; sordum
mor çiğdemleri.
Yine ayrılacağım; dertliyim, telaşım var.
Onulmaz derde kalmış bir
sevdalı başım var.
Ne senden özge yarim, ne de arkadaşım var.
Geçeceğin yollara serdim
mor çiğdemleri.
Şarba sarmış başına; al fistanına bakın.
Mecnun oldum yolunda; çok görme bana sakın.
Aklımdan çıkmıyorsun, içime sindi kokun.
Gönlüne girmek için derdim
mor çiğdemleri.
Böylesine
sevdayı kul Çepni nasıl taşır?
Gül yüzünü görünce ayakları dolaşır.
Taksan sarı saçına, görsen nasıl yaraşır.
Kınalı ellerine verdim
mor çiğdemleri.