3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1889
Okunma

YAPRAKLAR DÖKÜLÜRKEN
Sen öyle bakma
Kırışmış yüzüme yorgun bedenime
Ceviz pirinden kap kara olmuş ellerime
Merak etme bu gövde daha çok yük çeker
Dehre ile kavak çiperini çok ufaltır bu eller.
Hasret bazen mağlup eder beni
Ozaman
Avuçlarım açılınca semaya rengim çıprık gibi aklaşır
Yanık yüzüm dost mekanımda daha da nurlaşır
Ben Alışmışım
Topal hafızın cırtlak ezan sesi ile sabahları uyanmaya
Salavat getirerek sabah ayazında buz gibi suda abdesimi alımaya
Etrafımda
Ne var sanki erkenden kalkacak diye; söylenecek ne bir gelin var
Nede
Soframda hiç sevmediğim türlü türlü kahvaltılıklar
Yeter bana hafif çiselenmiş bir iki tandır ekmeği
Birde hafif göğermiş tulum peyniri
Bu sene bir külek basmışım, sapsarı tere yağını
Gelinime inat hen övün yiyeceğim gahırdaklı pıhpıh pilavını
İhtiyat o ya
Belki ölürüm,belki derin kış olur diye
Sungurulu Münüre mezarımı bile kazdırdım.
Üç beş tut tahtası ,bir haral samanlı gazel hazırladım.
Sandıktaki bohçama
Lifi ,sabunu kefenimle, kafuruyu sardım.
Kırmızı kesede beşi bir yerdem var onu veresinizki gelinime
Hacı babandan kalma zemzemi bolbol serpsin üzerime
Heveslenme oğul
Bu sene hiç bir yere getmiyecegim
Oturup mekanında rahmetli babanı yad edeceğim
Kokusu her kapı açışımda dolar gibi sanki evin içinde
Paltosu askıda goppiği hala iç cebinde,
İmamesiz kehribar tesbihi bile durur misafının üstünde
Bıldır bu zamandı pencerenin pervezına dayamıştı başını
Huma kuşunu dinlerken tek tek dökmüştü gözyaşını
Derin derin bir nefes çekmişti kacak tütününden
Az kalsın boğuluyordu
Sivinkteki kuşlar hep kaçmıştı öksürüğünün sesinden
Has adamdı
Her sabah kuşluk vakti erkenden zikre kalkardı
Oçağımı tüttürenin akıbetini hayreyle diye yalvarırdı.
Duruşundan hep millet çekinir titrerdi,
Çok konuşmayı sevmez hep başını sallar ,az söylerdi.
Neler neler oldu biliyormusun onun ardından
Söylemedim sineye çektim hep senin korkudan
Daha kırkı çıkmamıştı
Gollik köpeği yemedi aç susuz öldü mezarının yanında kaldı
İngiliz sarması horozlu çiftesinin meneviçleri karardı
Birileri sekülerdeki bahçenin harkını kapattılar
Geçmiyelim diye yollara çağmarları çaktılar,çiperleri bastılar.
Kırdılar kırk hevesle dikdiği çamların dallarını
Ağlaya Ağlaya balmumu ile kapattım balta yaralarını
Bu sene o seviyor diye
Sırlı küpe koydum çermesi armut turşusunu
Canı için ramazanda
Sevindireyim bütün kapı komşusunu
Etme oğul
İnce ince kıymışım bak odun tekneme yağlı çıramı
Belki ömür yetmez
Bırak hatılalar içinde sarayım bu senede yaramı
Erik odunu çıtır çıtır yanarken sac sobamda
Biraz bestil biraz ceviz yerim canım sıkılanda
Kor kaldırırız bacılığımdan nasılsa kimse dinlemez bizi
Ta kızlık zamandan başlatırız muhabbetimizi
Burda zaman geçer merak etme sen beni
Daha işim çok peye koca bir kuyu eşeceğim
Yedi halbur şalgam var onuda gömeceğim
Bu kışın yedim mi tarhana çorbasını korkma bana baba sokmaz
Ne belim ,ne ayağım ,ne başım hiç bir yerim ağrımaz.
Faruk KÜÇÜKTAŞ
5.0
100% (2)