0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1228
Okunma
Mutluluğun karanlık bir yeri yoktur
Sürüklenen, dolanıp duran, sallanan ivmeleri olmamıştır
Koyu ya da ağır değildir hiçbir zaman
İnsanları tutan, dolanan, sarılan bir şey değildir
Elleri geceye sıkı sıkıya bağlı bir bekçiye benzemez mutluluk
Benzemez;
Gözleri hiç gitmeyecekmiş gibi bakan bir sevgiliye.
Düzdür, sadedir, gidecektir.
Ama büyütülür diğer bütün beyazlar gibi
Dibi görünür, saydamdır, tökezler bazen
Kumraldır, dağınıktır, dağıtır bazen
Kuraktır, yalandır, yalındır bazen
Soğuktur, talandır, karındır bazen!
Hiç gitmeyecekmiş gibi gelse de, gidendir bazen.
Körü körüne tutuklanmış silüetleri vardır akşamların
Gözleri bir anlık kapalı,
Elleri bir anlık, açık
Saçık, fıkraların baş mimarı
Kesilmiş bir kolun kanayan damarı
Suları, akan akmayan akamayan
Hesleri kafasına takamayan dereleri
Yüzeyi hacminden mütevellit cami duvarı işemesi
Ağlama çuvalı becermesi
Dağınık gece kuşağı kırmızı oktası
N yi şair yazarken mi unutmuş taklası
Mahlası bir gecenin sabah ertesi
Bir ahşabın elle uyumlu sesi
Nefesi bir sevginin
Bedeni bir zenginin
Bir frenginin freni
Treni bir gecekondunun
Aşk denilen şeyin bedeni?
?
Saki şarabı sevgiden ver bu gece
Aşktan ağlıyorum, mutluluktan
Bir de bilindik ezgileri vardır ellerin
Onlardan çal bu gece,
Mesela kadınların kahkahalarını çal
Erkeklerin oflamaları dursun içlerinde
Sevdalarını haykırışlarını çal
Çocukların ağlayışlarını unuttur bana saki
Oyuncaklarını çal
İçimizdeki yarayı çal
Tek hırsızlığın bu olsun
Bize içimizdeki sevdayı çal saki
O tütsün kulağımızda…
Mesela kadının yanında yatıyor yüzüstü
Bir eli göğsünün altında,
Bir eli değiyor sana
Bacaklarının arasında bir bacağın var
Ayağı soğuk, sen ısıtıyorsun
Yüreği sıcaktır kadınların
Uyurken söylediklerini dinliyorsun
Nefesi kulağında
Dudakları sıcak
Yüreği kustu, kusacak
İçindeki bütün sevgiyi
Uykusunda bile!