24
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2145
Okunma
ben çağladıkça sen durul
bilmiyorsun
sana vurulduğumda bir göl gibiydin
yeşil ve durgun
ve dizlerinin üzerinde kenetlenmişti ellerin
biliyorum hiç hissetmeyeceğim
avuçlarımda ellerinin terini
bir top kar ile yetineceğim
karı eritip avuçlarımda
ellerimdeki nemi
ellerinin teriymiş gibi düşleyip sevineceğim
bunu yapmak içinse ben hep
karın yağmasını bekleyeceğim.
ben ağladıkça sen durul
bilmiyorsun
sana vurulduğumda bir gül gibiydin
al ve asil
ve gözkapaklarının ucunda kirpiklerin
yere doğru eğiliyordu
biliyorum hiç silmeyeceğim
gözlerinden süzülen tek bir damlayı
bir camın buğusuyla yetineceğim
ve kirpiklerine dokunabilmek için
camlar buğulansın diye hep
mevsim gözetleyeceğim.
ben yalvardıkça sen durul
bilmiyorsun
sana vurulduğumda bir kuğu gibiydin
narin ve vakur
ve dudaklarında o gülümseyiş içimi eritiyordu
biliyorum hiç öpmeyeceğim
hiç bilmeyecek dudaklarım gülüşünün tadını
bir düşle avunacağım
ve o düş için ben hep
en zifiri yerinde gecenin...
kaybolacağım.
ben yaşadıkça sen durul
sana vurulduğumdan beri asiyim
bir resim var bakmayı çok sevdiğim
yeşil ve durgun bir göl
suyun üstünde kuğu
bir de gül...
ne zaman seyretsem bu güzelliği
duruluyorum
anlıyor musun?
JD/ narçiçek/ 99