9
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1745
Okunma
Kaç sırra sur olan kalın duvarlar
Emdim gölgenizi bir cenin gibi
Eserken içimde keskin rüzgarlar
Çıkarım sabaha yine cin gibi
Dudak değdirir im göğün göğsüne
Emdiğim memeden daha keskindir
Çocuk bu; koşar ya anne sesine
İçine çektiği simsiyah kindir
Ne al bilir, ne de mordan haberli
Onun kisi bir oyundan ibaret
Döner hanesine elleri kirli
Dışardan yüklenir bir çuval nefret
Gökyüzü bir ayna, güneş bir oyun
Bulutlar koştukça o da yorulur
Arar özlediği bir sıcak koyun
Bilmez sular çalkanıp da durulur
Ne bilsin kaç dağ var dağlar ardınca
Bütün sorularım tükendi sanır
Sorar bir gün; neden yaşadım bunca
Ve anlar her duvar bir başka sınır
Arzın ortasına diker bir bayrak
Salındıkça o da salınsın ister
Bitmeyen rüzgarlar gelir yakarak
Daralır duvarlar daha bin beter
Ah bir çıkabilse kendi içinden
Yıkılır duvarlar, yar olur ayan
Aks eder yankısı Çin’den, Maçin’den
Bulunur onuda elbet bir duyan
Hayrettin YAZICI