Fena halde denizim mavi kangren
dalgalara karışan saçım sarı ezgi
koylara saklı güzel düştü avuçladığım
gizli oyuklar hapsedip alnıma
narin bir midyeye saklı gözlerin ki
çıksa gelse ahtapot olur kolları
azlığa dolan bir türkü serper yüzüme yüzü
kadınlığım dolaşır hücrelerimi.

ısınır güneş gülümserken
kapıp koy verir saat akrebi, yelkovanı
feci dağılır an dediğin
gitmeyen bir göz yüzümü sever
saat korosu susunca
kırzantemler öper yanağını
hazan alacasında esrik dudağın sararır.

dev bir dalga boyu aşan
kaç sandal götürür kaç gemi batar
beyaz yelkenli gülüşüne
güneş çiçeği yakana ilişik bir tutam aşk
birde saçına saklanan
ya dağ çiçeği ya gloksinya
ömrün taze çiçeği solma…

“sırlar ve kapılar” bir tablodan çalıntı
kırlangıçlar gitti yenibahara gebe
çatılar yalnızlık ağrısı
uyku toplayıcı rüyalar
sen şehri Yeditepe yanımda kal…

bir de uzaklığımda ki yakın solo bir şarkı çal içinde sen olan,
kandilde alev tutkuya yanarken yanımda kal mavisi bir rüyadan…