0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1052
Okunma
sancılar düşeyazarken gece yarısına
şafağı uyandırmadan
bir doz tümce çekilir
güncenin dipnot şakağına
düşünürsün sonra
vicdan ısısında
sevgiye secde/iyi gelecektir
gönül ağrısına
işte o ân
hayatın kısa kolunda
kapıyı tıklatır vuslat
aşk dolar odaya
destanlar ışık sürer ruhlara
naif sözcükler akar dimağa
ve
hep birlikte dualar çalınır
sönmüş yıldızlar ayasına
şehir,beyazlarla girer
yeniyıl rüyasına
gidenin ardından...
istim üstünde telaşı
yalnızlığın avuçlarına bırakıyor vakitler
ritüelin;
sıra savmak mıydı adı
terk etmek mi
yoksa
gitmek mi
yeni sevgiliye merhaba demeden
kayıp mısralarını arayan şiirlere benzerdi bir önceki
boşuna çalardı kapısını arşivsiz hafızanın
o da
yeniydi aslında !
çam değil
çınar ağacında
intihar ilmeklerini süsleyecek genç asrın dallarında
henüz yirmibir yaşında
ama
tam oniki’den vurmak üzre cübbesini giyiyordu zaman
temyizi merdivensiz kararlar düşüyordu umarsız ilânından
cinsiyeti belirsiz dokusu yırtık renksiz ve kokusuz gece;
öpüşürken akrep ve yelkovan
teamülden kaçamıyordu o ân
sessizlik imgesinde
deli ışıklardı sırtında patlayan
usulca terk ederken gerçeği
faili iniyordu hüzün tabelasından
dünya kadar umudun eylemiydi bu
adı cinayet olmayan
sevgilim.!
hızla geçip giden yılın kalıcı edimiydi gözlerin
hiç unutulmayan...