5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1816
Okunma
ateşi ve soğuğu kaynaştırdı toprak
kan ve gözyaşını da
sindirdi hepsini usulca insan
üfürdüm uçtum bir çadır duldasında
ah gözleri gülemeyen umudum
sen ki dört demir direk
beş parça telis gölgesinde tutuklu iken
tenine ayaz taşıyan her kar tanesi
bilesin taa yüreklerde erimekte
metruk mahpusuna ateş düşende
binlerce köz basılan binlerce bağır
birinci derece yanık teninde
utancımız yüzümüzden yerlere düşmüş
gör ki taa yerleri süpürmekte
iklimsiz bir coğrafyadır şimdi yaşam
açacağı vakti bilemeyen tomurcuk insan
gözyaşları topluyor kırılmış aynalardan
bir kilidin içinde usulca dönerken zaman
sen penceremi tıklatan kiraz ağacı
avuçlarımdaki mor hercai
yüreğimin buz aklığı
içimdeki kar yangını
insanlık ne yana düşer
söyleyin hadi
bir toprak ki çocukların gözyaşı gözünde donar
bir toprak ki çocukların gözyaşı gözünde yanar
söyleyin ateş düşmüş cümlelerim
umuda kaç yüz bin var?
Nevin Koçoğlu
5.0
100% (9)