4
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1255
Okunma
Ar uz ölçücüler bir şehrin koptu kopacak tarafında
Ellerindeki çiğ cümleleri kalaylıyorlar
Ar gittik Uz gittik diyemeyecekler hiçbir zaman…
Acıkmış oyuklar kanlı bir kafiye peşinde
Başka geçmişlerin hüzünleriyle beslenen
Üstü yemyeşil masallarla örtülü oyukların
Basalım da yanlışlıkla, bir bataklık balosuna girelim diye
Bu ayrıntılar işte akarken göğsümden yırtılmışlığıma doğru
Sen nasıl da tanıdın beni o kadar siyah geçtikten sonra aramızdan
Baldırımdaki sancı izinden mi?
İşte bak böyle dağılıyor cümleler
Her sen gibi sizleri anımsadıkça
O anımsamalar çoğaldıkça güz cebimde ,,
Vakur bir hazla
ayrılık kokusuyla büyüyor durmadan
yuvalandığı saksısında
Penceremin suskunluğunda
Maharetsiz geçmişim
Kır odamda
Böyle bir elim çenemde
Mazlum bir kış cebimde
Bir filmin en durgun anını sömürür gibi
Şöminemin dibinde mayışmış kumrular
Buğulu bir keman solosu kulaklarımı gıdıklıyor
Biliyorum her harf biraz daha eksi hayattan
Ama her avuntu biraz daha katık gecelerime
İstedim ama beceremedim
Bir ar uz ölçüsü olsun istedim bu sessizliğin
Bir ar uz ölçüsü olsun istedim bu sensizliğin
Üstümüzden serçe sürüleri geçerken
Çırılçıplakken mucizelerimiz
Tatlı tatlı hikayeler atarken göllerimize
Yağmur lekeleri severken göğüslerimizi
Hep yıkanmak isterken gölgelerinde
Kalbim daralıyor
Kalbim daralıyor
Daralıyor bu kadar andıkça
Daraldıkça geçemeyeceğini bilerek
Kalbimden
Başladığım yerdeyim
Uzun ince bir töremdeyim
Lacivert bir mevsimin göbeğinde
Kendimden bir taşım uzaklıkta
Soğuklar başladı
İmgeler göçte
Kaldım mı yine bir başıma kendi sesimle…
OKtay Coşar
5.0
100% (16)