42
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
4327
Okunma

Üniversite yıllarımızın sonrasıydı tanışmamız
Mezuniyet ödülümdün, sen
Küçük bronz bir heykelcik gibi
Aşk mıydı tarifini bilmediğim duygular
Yüreğime akan
Filmlerde olur zannederdim gözlerin bir biriyle kenetlenmesi
Hiç bilmezdim elanın kızılın ateşinde yaktığını insanı
İlk defa senin gözlerinde gördüm tutkunun tutsaklığını
Nerden bilebilirdim onca yaşanmışlığın ardından
Bakıp kalacağımı nedensiz terk edişini öylece
Odamda senin nefesin yatağımda sıcaklığın yoktu artık
Akrep sokmasının sancısıydı beynimde zonklayan
Tarifsiz yobazlığın hışmında ruhum
Bir ağacın kovuğuna
Kayanın kuytusuna saklamak istiyorum bedenimi
Kimseler bilmesin görmesin çaresizliğimi
Hani bilir misin?
İnsan olanaksız olduğunu görürde
Yine de düşler kavuşma anını, hayal eder hep o,sahneyi
Görmezden gelir, imkânsızlığın randevusunu
Belki dönersin diye soğuk kış gecelerinde
Tren istasyonunda sabahlamayı
Yalnız suskun ve çaresiz
Karar veremezliğin kararında saklanır
Yüzleşmekten korkar, terk edilmişliğin gerçeğiyle benliğim
Nasıl hayal kurarsam kurayım
Hayat kendi sahnelediği, oyunu izletecekti bizlere
Bir romanın biyografisi gibiydi yaşadıklarımız
Ve.. Zaman fakültesinin öğretilerini, yıllar sonra anladım
Sen benim çaremdin
Ben senin çaresizliğin…..
Serhat BİNGÖL 03.12.2011 Ereğli
5.0
100% (35)