29
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1921
Okunma

üzgünüm martılar
ıssız bir adaya sürgülendi güneş
mezar çığlıkları sessizliğin perdesini yırttı
çıplak karalarda boğuldu denizin kızı
vurdu kıyıları köpüren dalgalar
ve yürüdü denizler...
kırıldı şehrin kanatlarını taşıyan kol
uçuştu karanlığın habercileri
yarasa gözlerinde ketum bir zafer
bilge kuşların ölümünü muştuladılar
dağlara taşlara...
şimdi
bostan korkuluğu bir zamanın gölgesinde
aymaz günleri saymaksa bana kaldı
üç kuruşluk aklımında çalındığı
kayıp tarihleri düşerken takvimler
parmak uçlarımda yüzlerce ölü kardelenler
eçhel insanların kalabalığından geçerken
rüzgârın esrik çığlığı kulağımda...
düşkün adımlarımda kangren sancıları
ah ! yetim tenimde işkence izleri
yokluğun gölgesine tüneyen bakışlarımda
gazabın bin bir türlü vaveylası...
durmayın!
gelin üstüme gölgeler
bir orman gürültüsünde vurun başımı
duyulmasın çığlığım...
kuytu çalılıklara terk edin ruhumu
söyleyin çalgıcı böceklerine
en afilli melodramı oynasınlar
bu akşam yanı başımda...
kaybetmişken yolumu
hayallerimi
umutlarımı
kendimi...
zembereği kırık vakitlerde güneşle yıkayın yüzümü
usulca denizle örtün üstümü
duymasın görmesin
martılar...
ayşe uçar
14/11/2011