13
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1311
Okunma
bidünya toz arasında, tek onun kokusu
anlamsız/ değersiz/ savrulan
masa sandalye, kap kacak, kilim
bir ulumanın içinde yuvalanıyor ölüm!
dumansız tütüyor ateşi
susacak nefesler birazdan
kara bahtlı çocuk
beyaz bir iplik ilmeği vermedi eline hayat
denizi bilmezken hiç
yaşayamadığın dünyalara, yelken açamamışken daha
yapamadığın kumdan kaleler
kat kat üzerinde yığılı şimdi
geçiş yok karanlıktan
yeşilin neşesi solarken bahçende
çook uzaklardan, hayâl meyâl
bir mişli masal duyacak kulağın
gözündeki yaşama arzunun
üzerine serpilen topraktan
kapandı umut ışığın
paslanmış çıkrığıyla
acılar boşaltılacak yarınlara boş kuyudan
kalan köz, küllenmeyecek hiçbir zaman
avuntusuz gelecek bahar
hüzünler göç etmeyecek
saatler durdu ve de hayatlar
kesildi pınarın suyu
kimsesizliğe aktı kendi içinde
hem siyah, hem beyazı giydiren
bu çifte sonbahar!...
ey vebâl arsızları! /doymadınız…
sindirdiniz midenizde yediklerinizi
söyleyin şimdi
köklerini söküp gündüzü gömerken gece
gülüşü dudakta kalan
bunca cansız bakışa nasıl katlanacak vicdanınız?...
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.