10
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1917
Okunma

bazen bir şiiri yazarsınız geçmişte ve dönüp bakarsınız tınısı tırmalamış kulağınızı,yeniden asılırsınız gitarın tellerine
Bir daha bulamadım onları, çabucak yitirilen şeyler
Şiirli gözler solgun yüz ,yolun alacakaranlığında / Kavafis
II /
Yusuf’um sessizlikte
Gayya kuyusunda güvercinleri vurdular
Haramilerin kan sunaklarında yüzümü kapadım
Güneş defterde karalamalı dip not
Karanfiller düşürdük toprağa
Sessizlikte yok sayıldık dili geçmiş zamandaki
Irmakta
Şimdi
Ney üfleyen dudaklarım var
Her yerde yalancı düetlerin enstrümanları çalıyor
Ayın şavkı gölgede yılankavi bir nehirde
Kaç girdapta boğuldum
Kayıp izlerin mor yüzüydü eylül
Yunus’un dilinde
Ölümün ezgisidir çıplak kalmış dağ
II /
Umudun bittiği yerde dirilmektir isyan
Yırtıp gömleği atacaksın ölü toprağı üzerinden
Çoğalır Spartaküs’ler
Yalancı düetlerin enstrümanları susar
Bilesin ki
Geçmişi silinen ırmaklar dökülür dünlerden
Gayya kuyusunda Yusuf ’un dilleri çözülür
Ayın şavkı batık bir gölgeden çıkar yeniden
Güneşe yüz
Pir Sultan’ın dilinde ala gözlü şah aradım
Ölü konukların ruhlarından yıldızlar düşer
Buzdan gözlerin vagonlarına
Teraslarda binlerce mezar dirilir
Şeyh Bedreddin dilinde
Çığlık
Ruhumun ezberinde yok sayılmanın dili geçmiş zamanı
Arp seslerinin haykırışıdır uyuyan çiğdemler
Taş yosunların haramileri
Soframdaki sohbetlere gebe kalacak rahmim
Bahçede ölü kuşlar açacak kanatlarını
Gök bohçadan mektuplar düşecek eksik alfabelere
Ayın şavkı kayıp gemiler batar gölgede
Sokaklarda gitarın sesi düşer kuyuların sessizliğine
Şili ağlar / biz ağlarız çocuklarımıza / annelerin ağıttan yüreği
Eylül renginde
Aysu
5.0
100% (16)