4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1937
Okunma

Şiir inşâd ederken edîb İskender Pala
Okuduğu beyitler dilde beyt-i mualla
Kıymet Hanım: ,,Efendim, isterseniz kalkalım!ˮ
,,Kalkıp kütüphânenin her yerine bakalım!ˮ
Herkes yavaşça kalktı sâde süslü sedirden
Çok zor geçebildiler, meyân-ı misâfirden
Sağı ve solu kitap bir mekâna geldiler
Esâsında cennette, gül cinâna geldiler
İki adam gördüler, kitâplarına dalmış
Kendilerini derin düşüncelere salmış
Birinin sağ elinde Kutadgu Bilig vardı
Soner okulda iken adını çok duyardı
Diğeri okuyordu, Dîvân-ü Lügatʼit -Türk
Ve Kitâbu Cevâhirü’n-Nahv fî Lügati’t-Türk
Adamlar yaşlıydı ve sakala ak düşmüştü
Dırahşân simâları, parlayan bir gümüştü
İskender: ,,Bu hocalar, bana haylî âşinâˮ
İsimlerini sordu Soner hemen Nurcanʼa
Nurcan: ,,Birinci kişi edîbYusuf Has Hâcibˮ
,,Hakîkî bir takvaya ve tam bir zühde sâhibˮ
,,Yanındaki yaşlı zât da Kaşgarlı Mahmutʼturˮ
,,Divanʼının her harfi, bahâda bin yakutturˮ
Sonergile seslendi hemen pîr-i fâniler
Onlar Türkçe dilini, inşâ eden bâniler
Gidip pâk ellerini, sırayla bûs ettiler
Sohbet-i cânân içün yere cülûs ettiler
Pala hasbihâl etti, kitâpları hakkında
Türkçenin tarihi var onların amakında
Sohbet döndü dolaştı, kütüphâneye geldi
Mahmutʼun tatlı sesi birdenbire yükseldi
,,Çok harika yapmıştır burayı Mimâr Sinânˮ
,,Hep kılıçla açılmaz, ey serdâr bâb-ı cihân!ˮ
,,Medeniyyet aynası, kütüphânedir asılˮ
,,O da yapılmalıdır mektebine muttasılˮ
,,Mekteb olmamalıdır mabedden haylî uzakˮ
,,Mabedsiz medeniyyet, insâna mahfî tuzakˮ
,,Muhteşem medeniyyet gömülmüş bu gülzâraˮ
,,Dâhi Mimâr Sinânʼım, dökmüş tonlarca paraˮ
,,Mabed ile mekteptir, mebde-yi medeniyetˮ
,,Bir millet müktesiptir bunlarla bir hüviyetˮ
,,Biri akla diğeri, rûha şekiller verirˮ
,,Vazife-yi devlete ehil vekiller verirˮ
,,Eğer çok doluyorsa, ülkemde kahvehâneˮ
,,Hep insân kaynıyorsa gece pîş-i kerhâneˮ
,,Tâlebeden hâlîyse herbir kütüphânemizˮ
,,Bu bedhâle olmasın Batı bin bahânemizˮ
Onun ardından sözü aldı Yusuf Has Hâcib
Şöyle hitâmuʼl-kelâm etti muhteşem edîb
,,Kime sual ettiysem dedi ehl-i kitâbızˮ
,,Fakat ehl-i kıraat değil hatta sertâbızˮ
,,Koca kafatasları, kitâpsız bir dolaptırˮ
,,Dolapları döndüren katırlarsa bîtâptırˮ
,,Rahlede durmaz okur elif elif diyerekˮ
,,Mektepte hava atar herif Elîf diyerek!ˮ
,,Kütüphâneler aklın kitâplardan mabediˮ
,,Yüz yıllar önce vurduk ona asma kilidiˮ
,,Şu cihânı fethetmek istiyorsa cihângirˮ
,,Kâdim kütüphâneyi açmalıdır çilingirˮ
Soner ÇAĞATAY (01:20) 18 Ağustos 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelimeler:
inşâd etmek: okumak
beyt-i mualla: yüce beyit
cinân: bahce
meyân-ı misâfir: misafirin arasindan
serdâr: ordu komutanı
bâb-ı cihân: dünyanın kapısını
bedhâl: kötü hâl
pîş-i kerhâne: kerhânenin önü (Karaköy gibi)
mebde-yi medeniyet: medeniyetin başlangıcı, esası
ehl-i kıraat: okuma ehli
bitâp: yorgun
müktesib: yorgun
cihângir: dünyayı fetheden
sertab: inatci
bitab: yorgun
muttasil: bitisik
bâni: usta
Yusuf Has Hacib (Karahanlıca: يوسف خاصّ حاجب (Yūsuf Hāss Hācib); Arapça: يوسف خاصّ حاجب (Yūsuf Khāss Hājib), M.S. 1017 Karahanlı Devleti’nin Balasagun şehrinde dünyaya geldi. İyi bir eğitim gördü. Çağının geçerli bilimlerinin yanı sıra Arapça ve Farsça da öğrendi. 1077 yılında Kaşgar’da vefat etti. Türbesi bu kenttedir.
Karahanlı Devleti zamanında yaşıyordu. Temel eğitimini Balasagun’da aldı. Kendisine önceden Balasagunlu Yusuf deniliyordu , sonra kendisine Has Hacib unvanı verildi. Yusuf Has Hacib, Türk dili ve edebiyatı için temel bir eser olan Kutadgu Bilig (Kutlu kılan bilgi) kitabının yazarıdır. Kutadgu Bilig 6645 beyitlik bir eserdir. Allah’a hamd, Peygamber’e ve Dört Halifeye teşekkürle başlar.
Karahanlı Devleti hükümdarı Ulu Kara Buğra Han’a, Kutadgu Bilig adlı eseri (ilk siyasetname ve ilk mesnevi örneğini) 18 aylık bir çalışma sonunda 1070 yılında sundu. Bu kitabı okuyan Ulu Kara Buğra Han kendisine Ulu Has Hacib unvanı ve Kaşgar’da vezir yardımcısı olarak görev verdi.
Kutadgu Bilig’in ilk nüshası 1439’da Herat’da bulundu. İkinci bulunan Arapça, ilki Uygurcadır. Kitabın ilk baskısı 1900’de Radloff tarafından yapılmıştır.
Kaşgarlı Mahmut (Arapça: محمود بن الحسين بن محمد الكاشغري, Uygurca: Mehmud Qeshqeri), d. 1008 - ö. 1105). Kaşgar’dan 45 km güney batıda Opal kasabasında dünyaya geldi.(Bazı kaynaklarda Isık Köl yakınındaki Bars Kul’da doğmuştur -Jean Paul Roux - Türklerin Tarihi). Tam adı "Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed"dir. Yani Muhammed oğlu Hüseyin oğlu Mahmut’dur. Karahanlı soyundan asil bir ailenin ferdi olan Muhammed bin Hüseyin(Husayn Çağrı Tégin)’in oğludur. Annesinin ismi Bibi Rābiy’a al-Basrī’dir. Babası Barsgan şehrinde yaşamakta iken bilinmeyen bir sebeple Kaşgar (Uygurca: قەشقەر, K̡ǝşk̡ǝr; Çince: 喀什, Kāshí) şehrine gelip yerleşmişti. O dönemde Kaşgar, önemli bir ilim ve kültür merkezi idi. Günümüzde, Çinliler’in hakimiyeti altında olan Doğu Türkistan sınırları içerisindedir. Kaşgarlı Mahmud, 1008 yılında Kaşgar’da dünyaya geldi. Hamirler diye çağrıldığını, bunun Oğuzların Emir (Arapça: أمير ) yerine Hemir (Arapça: حَمِر ) demelerinden kaynaklandığından bahsetmektedır. Kendisinin verdiği bu bilgilerden, Türk tarihinin önemli devletlerinden birisi olan Karahanlı Devleti’nin hanedan sülalesine mensuptur.
Kesin olarak Kaşgarlı Mahmut, dönemin bütün klasik ilimlerini tahsil etti. Arapça ve Farsça öğrendi. Saciye ve Hamidiye Medreseleri’nde tahsil gördükten sonra kendisini Türk dili tetkikatına vakfetmiştir. Bu amaçla Orta Asya’yı boydan boya kat ederek Anadolu’ya oradan da Bağdat’a gitmiş. 15 yıl boyunca Türklerin yaşadığı bütün illeri, şehirleri, obaları, dağları ve çölleri dolaştı.
Bu geziler inceleme amaçlı idi. Türklerin örf ve âdetlerini mahallinde araştırdı. Gezileri sırasında, ana dili Türkçenin Hakaniye, Oğuz, Kıpçak, Argu, Çiğil, Kepenek şivelerini de öğrendi. İyi öğrenim görmüş, İslâmiyet’le ilgili bilimsel çalışmaları yakından izlemiştir. Arapça ve Farsça’yı da çok iyi öğrenmiştir. Türklerin bulunduğu bölgeleri gezmiş , ana dili olan Türkçenin bütün lehçelerini yerlerinde öğrenmiş, geleneklerini göreneklerini yakından izlemiştir.
Kitabu Cevahirü’n – Nahv fi Lugati’t-Türkî (Türk Dili’nin Nahiv (*) Cevherleri), Türk dilinin ilk gramer kitabı. (Bu eseri daha kaleme aldığı biliniyor. Nerede-nasıl kaybolduğu belirlenemeyen bu eser, günümüze ulaşmamıştır)
5.0
100% (4)