7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1647
Okunma

Hep fıstık yeşiliydi girişin duvar rengi
Acâib ağaçlarla, sağlanmış her âhengi
Ağaçların dalları ve gövdesi beyazdı
Yeşil yapraklarını temâşa ruha hazdı
Birinin gölgesine Nurcan gitti ve durdu
Onun vasıflarını, şöyle beyan buyurdu
Nurcan: ,,Dalları asla dökmez yapraklarınıˮ
,,Mekkeʼden getirtirdik, bütün topraklarınıˮ
,,Nâr çiçeğine benzer, bahârda çiçekleriˮ
,,Bir kuşburnu gibidir ince çekirdekleriˮ
,,İğde gibi kokuyor çiçekleri açıncaˮ
,,İçimiz rahatlıyor, rayîhayı saçıncaˮ
,,Ağaçların boyları beş metre kadar vardırˮ
,,Dallardaki meyvesi şeklen misâl-i nârdırˮ
,,Bunlarla Dînavarî ile ibn Baytar meşgülˮ
,,Botanik bahçesinden sadece onlar mesülˮ
,,Kâdim kütüphânede her türlü bilime hâsˮ
,,Bir mekân hazırladı, fenne âşık bu eşhâsˮ
,,İçerde beş bin hücre var farklı amaç içinˮ
,,Hatta büyük bir saha var içinde maç içinˮ
İskender: ,,Kalacak yer var mı misâfirlere?ˮ
Nurcân Uygur: ,,Evet var, âlim ve şâirlereˮ
,,Her araştırmacıya, geniş bir hücre mefruşˮ
,,Hiç kimseden alınmaz kesinlikle bir kuruşˮ
,,Şarâbın rengindedir odaların perdesiˮ
,,Yerdeki halılar da dünyânın nâdîdesiˮ
,,Şâhâne sütûnları süslenmiş sîm u zerleˮ
,,Banyoları döşenmiş inci gibi mermerleˮ
Sohbet ediyorlardı gezerek koridoru
Soner öne geçince tevcih etti bir soru
,,Dostlar oturalım mı şuradaki sedîre?ˮ
,,Bayağı iyi olurˮ dedi Nurcân Müdîre
Beraber oturdular ipekten minderlere
Biraz susup baktılar gezen misâfirlere
Bir delikanlı ikrâm ediyordu meşrubât
Kadehteki katreler, câna bir âb-ı hayât
Osman Büyük: ,,Efendim, içeceklerden alın?ˮ
,,Bir de tadına bakın! Şimdi şerbet-i balınˮ
Pala:,,Osman şiirde bir şahbâz-ı suhandırˮ
,,İkbâli dırahşân ve şiire pek hayrândırˮ
Genç, hicâb içinde, bardakları bekledi
O esnada İskender bir kaç beyit ekledi
,,‘Işḳun sözini söylemege her dudağ olmazˮ
,,Nükte sözini dinlemege her kulağ olmazˮ
,,Kimsenin medhına mağrûr olmaˮ
,,Kesr-i nefs eylemeden dûr olmaˮ
,,Varduğun meclis ola ehl-i reşâdˮ
,,Olmaya encümen-i fısk u fesâdˮ
,,Olur insânda zebân bir iki gûşˮ
,,Sen dahi söyle bir ol iki hamûşˮ
Soner ÇAĞATAY (02:31) 20 Ağustos 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelimeler:
sîm u zer: gümüş ve altın
şahbâz-ı suhandır: konuşma doğanı (yani usta)
mefruş: döşenmiş
İkbâl: geleceği, kariyeri, bahtı
Not: Hayalimdeki kütüphanenin mimari özelliklerini anlatıyor bu şiir. Türkiye’de büyük bir kütüphanenin olması hayalimdir. Eski eserleri daha iyi korumak ve onları araştıran araştırmacıya iyi bir zemin hazırlamak gerekir. Burda kütüphane, gelen araştırmacılara her olanağı sunuyor.
AÇIKLAMA:
,,‘Işḳun sözini söylemege her dudağ olmazˮ
,,Nükte sözini dinlemege her kulağ olmazˮ
Aşkın sözünü her dudak söyleyemez
Nükteli sözünü her kulak dinleyemez
,,Kimsenin medhına mağrûr olmaˮ
,,Kesr-i nefs eylemeden dûr olmaˮ
Kimsenin övgüsüyle gururlu olma
Nefsini kırmaktan uzak durma
,,Varduğun meclis ola ehl-i reşâdˮ
,,Olmaya encümen-i fısk u fesâdˮ
Vardığın meclis olgun insanların / yol gösteren insanlar olsun
Fısk ve fesad gurubu olmasın
,,Olur insânda zebân bir iki gûşˮ
,,Sen dahi söyle bir ol iki hamûşˮ
İnsan dil bir tanedir; kulak ikidir
Sen dahi söylemelisin bir; fakat iki defa susmalısın
Bir konuş; iki sus.
Not: Bu beyitler İskender Palaʼnın Divan Edebiyatı adlı kitabından alınmıştır.
Not: Dînavarî ile ibn Baytar en önemli botanik bilim adamlarıdır.
Not: Osman Büyük, bu sitedeki HakkınSesi mahlaslı bir dostumdur. Şimdiye kadar şahsıma ve şiirlerime gösterdiği teşvikten dolayı adını burada zikretmeyi bir vefa vasfı telakki ettim.
5.0
100% (9)