6
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1084
Okunma

Kemiklerim sızlıyor bu karanlık koğuşta
Metrisʼte gıcırdayan, soğuk ranzalar gibi
Mahmur gözlerimi de elimle her oğuşta
Gözyaşlarım düşüyor, kuru kozalar gibi
Ben ki yokluk içinde çürüyen bir ağacım
Yapraklarımsa ışık görmüyor sabah akşam
İçimde hiç yanmıyor zeytin yağlı siracım
Ayaklarımın altı param parça keskin cam
Bedenimden kurtulmak semâlara miracım
Fakat can çekişiyor, hasta yatan Burağʼım
Suyuna katmak için, yok bir damla ilacım
Lokmanʼa da gidemem; zira ondan ırağım
Dönüp dolaşıyorum, her gün aynı noktada
Hiç bitmiyor içimde kıvrılan toprak yollar
Eriyor sanki ruhum, gerçek denen potada
Bu sebepten kalkmıyor kırılan ince kollar
İnim inim inlerken kemikten ranzalarda
Son gelen ziyâretçim, yüzü güzel Azrâil
Hür ruhum dolaşırken yıldızlı fezalarda
Bomboş hapishaneyi basıyordı selle mil
Soner ÇAĞATAY (16:30) 27 Eylül 2011 / Wuppertal / Almanya
5.0
100% (9)