(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
(bu yorum sana özeldir kimse (özellikle çakma don juanlar) zıplamasın ve google dedikleri şeyden değil tamamen bendendir, her bir kelimesini özel ricamdır arattırmanı istiyorum)
düşlerden yazıyorsun demişsin bana yorumunda, yıllar once bir dostuma demiştim (şu an ülkenin en büyük öykücüleridendir) düşlerde yaşıyor yazıyorsun neden? dedim insanların kurdukları dünyadan nefret ediyorum ve kendime yeni bir dünya kurdum orada yaşayıp yazıyorum demişti, hani Cemil meriçin fildişi kulesi, Akifin Tacettin dergahı misali… senin dünyan ve düşlerin o kadar büyük ve el değmemiş ki;
sen büyük yazıyorsun arkadaş,
ilk marcel proust un resmi ve ilk ismi dikkatimi çekti, iki aydır burada her şiiri ve şairi okurken ve sadece bir taklit kalem olarak düşündüm ama seni ama okudukça ne kadar yanıldığımı anladım, kendi tarzınla ve imgelerinle yazıyor kuralları sarsıyorsun, şiir bilmeyenlerin komik sanacağı, az biraz bilenlerin ilginç bulacağı ama şiiri şiir gibi bilenlerin farkına varacağı tarzda, altı bomboş süslü imgelerle, insanın beynini üşüten manalarla ve rujla, sivri ökçelerle, dini olarak kutsal kabul ettiğimiz ruha bile saygı duymadan yapılan saçma sapan kurgularla yazılan tüm şeylere inat,
sen büyük yazıyorsun arkadaş,
evet şair değilim ama şairim diyenlerin tasavvuftan mitolojiye, edebiyattan tarihe kadar her şeyi bilmesi gerektiğini de çok iyi biliyorum, öyle şeyler yazılıyor ki imge adına, ne islamda sünni ve alevi tasavvuf farkını nede esma-i hüsna farsça hani, arapça el esmaül hüsna olan, ihsa hadisinde geçen ondan bile bihaber imge döşüyüp raksediyorlar, Rahman ve Rahim ayırımını bile bilmiyorlar, Hû diyor nefesten habersiz, su diyor damladan hissiz, şiirler yazıyorlar şairlerden habersiz, ama;
sen büyük yazıyorsun arkadaş,
joyce ulyssesdan sonra (ki hala tartışılır) anlaşılmak için sözlük sahibi oldu, proust anlaşıldıktan sonra kayıp zamanın izinde ile bir çığır açtı, hala pecorin aklımızda, eflatun (hani şu platon olan) bir döneme sokrattan sonra devlet ile kafa tutu, yazarlık ve şairlik, düşünce gücü böyle bir şey işte
sen büyük yazıyorsun arkadaş,
yazıyorlar psikanaliz ve analitik psikoloji farkını bile bilmeden, jung okumadan, divan bilmeden, ölçüden bihaber (sadece büyük şair olduğunu iddia edenleredir bu yazdığım), bir kelimeye nasıl bin anlam yüklenir öğrenmeden, tasavvuf diyorlar Şemsden makalattan, Arabiden fisusul hikemden birşeyler görmeden, mitolojiyi eski yunan ve roma diye ayırt edemeden, Anadolu mitolojisinin bile diğerlerinden farkını bilmeden, bu yüzden;
sen büyük yazıyorsun arkadaş,
uzatmayacağım (ukala diyorlar, kimlik onaylı olmadığımı bile bile isim yapmaya çalıştığımı sanıyorlar ). postmodern ve modern şiir ayırımı yapamadan postmodernizmi ve şiiri tartışıyorlar, oryantalizm diyorsun dansöz sanıyorlar:)
yazdıkların uzun yıllar sonrasına kalacak biliyorum, en azından diliyorum, bir gün karşılaşırsak elini sıkmaktan çok büyük bir onur duyacağımı da bilmeni istiyorum çünkü; sen büyük yazıyorsun arkadaş,
Edepli edebinden susarmış, edepsizde onu ben susturdum sanarmış..!
derler, şimdiye kadar sustuysak edebimizdendir ama senin gibi bir kalemin yazdıkları karşısında bu yaptığım yorumdan dolayı bana yine saldıracaklarını bile bile susmuyorum, çünkü kalemleri karşısında korkmadım ve hala korkmuyorum, kalemleri küçük gerekte duymuyorum, yiğidin hakkını yiğide vermek gibi hani, sezarın hakkı sezara derler ya, hakkını teslim ediyorum şair, çünkü;
sen büyük yazıyorsun arkadaş…
(bazılarının tüm yorumlarımı okuduklarını biliyorum, bu yorum sadece marcele özeldi, dağılabilirsiniz bitti!!!:))) sadece yoruma ve şaire dair çok basit bir özetti…
fazla tevazu göstermeyeceksin, gerçek sanırlarmış:))))
sende bende biliyoruz nasıl yazdığını,
sen büyük yazıyorsun arkadaş,
duruşu var, kokusu var, tavrı var, karakteri var yazdıklarının, unutabildik mi, uy havarı, Nazımın rubailerini, Fazılın Sakaryasını, yazdıklarına nefes vermektir aslolan, karaktere büründürmektir, bu yüzden kalır yazılanlar yıllar sonrasına, beckett hala yaşamıyormu, dantenin ilahi komedyası ya da geothe, werther diyipte acının tarihini yazmadı mı, peçorinle kendini anlatmadı mı lermantov...
sen kendini anlatıyorsun, edebiyat yapıyorsuni, anıt, yazıt bırakıyorsun, senin gibi yazsam daha ne isterim ben...
Bana gelen yorumlarda ortak bir nokta dikkatimi çekti : Demekki şu saçma sapan imgeler konusu bir çok kişinin canını sıkıyor. Doğrusu benim de canımı sıkıyor. Göz boyama, ilizyon telaşından başka birşey değil.
Yazdığımız imge / betim/ler / anlatımlar / sözcük oyunları ; ya da her ne diyorsak, altını doldurabildiğimiz sürece varız.
Didem MAdak'ı daha geçenlerde kaybettik. Burada ağır makyajlı, deforme olmuş cümlelerle yazılan şiirler inanılmaz prim yaparlen, kaç kişi okudu Didem MAdak'ı ? Şiir gibi şiirleri ?
Nazım'ın anlayamadığınız bir cümelsi var mı ?
Asaf'ın her bir cümelsinden ayrı bir koku fışkır mıyor mu?
Ne kadar çoğaltabiliriz bu örnekleri, ne kadar...
Ne kadar samimiysek o kadar yazarız. Yazdıklarımız kadar samimiyizdir.
Ben çıtayı düşürmeme gayretindeyim tıpkı senin gibi Tan.
Hani megalomani olarak bakma ama Dünya şiir ( haiku ) yarışması birincisi Yelda Karataş, şiirlerini keyifle okuyorum deyince, nasıl düşürebilirim ?
Düşürürsem ve bunun farkına varırsam kendimden utanırım. Hesabını veremediğim her imge sonrası kendimden utanırım.
Ben yaşattığım kadar varım, tıpkı senin gibi Tan.
Cebimde param var ya da yok önemli değil. Bir söylem , bir öykü bir şiir için elbet biraz düşüm kalmıştır.
Bir dönem Usta şair Engin Turgut'la konuşurken, şöyle demişti bana : "Ben şiir yazmam, sihir yazarım Oktay."
Evet proust benim akıl hocalarımdan biridir. Joyce'da öyle. Atay da öyle. Engin Turgut da öyle. Berk de öyle.
Ruhuyla , samimiyetiyle, aklıyla, toprağa ve göğe bakış açısıyla ayzan herkes benim hem akıl hocam hem de ruh hocamdır Tan.
Tıpkı Senin gibi.
Biz okursa saygı duyarız. Olmadıysa bir cümle. Hak etmiyorsa okur, yırtıp atarız.
Ben en güzel yorumumu 10 yıl önce aldım Tan.
"Öykünüz rüyama girdi" demişti biri.
Rüyasında görmüş.
Bundan daha güzel ne olabilir Tan ?
Ben hiç bir zaman iyi bir şiir yazıcı, öykücü olma gayretinde olmadım Tan.
Olduğumu da hiç sanmıyorum.
Oldum dersem, yaşamının kesintisiz 30 yılını 40 yılını sadece ve sadece edebiyata adamış insanlara en büyük haksızlığı etmiş olmaz mıyım ?
Ben İyi bir insan olma gayretindeyim Tan. Cümlelerle veya değil.
fazla tevazu göstermeyeceksin, gerçek sanırlarmış:))))
sende bende biliyoruz nasıl yazdığını,
sen büyük yazıyorsun arkadaş,
duruşu var, kokusu var, tavrı var, karakteri var yazdıklarının, unutabildik mi, uy havarı, Nazımın rubailerini, Fazılın Sakaryasını, yazdıklarına nefes vermektir aslolan, karaktere büründürmektir, bu yüzden kalır yazılanlar yıllar sonrasına, beckett hala yaşamıyormu, dantenin ilahi komedyası ya da geothe, werther diyipte acının tarihini yazmadı mı, peçorinle kendini anlatmadı mı lermantov...
sen kendini anlatıyorsun, edebiyat yapıyorsuni, anıt, yazıt bırakıyorsun, senin gibi yazsam daha ne isterim ben...
Bana gelen yorumlarda ortak bir nokta dikkatimi çekti : Demekki şu saçma sapan imgeler konusu bir çok kişinin canını sıkıyor. Doğrusu benim de canımı sıkıyor. Göz boyama, ilizyon telaşından başka birşey değil.
Yazdığımız imge / betim/ler / anlatımlar / sözcük oyunları ; ya da her ne diyorsak, altını doldurabildiğimiz sürece varız.
Didem MAdak'ı daha geçenlerde kaybettik. Burada ağır makyajlı, deforme olmuş cümlelerle yazılan şiirler inanılmaz prim yaparlen, kaç kişi okudu Didem MAdak'ı ? Şiir gibi şiirleri ?
Nazım'ın anlayamadığınız bir cümelsi var mı ?
Asaf'ın her bir cümelsinden ayrı bir koku fışkır mıyor mu?
Ne kadar çoğaltabiliriz bu örnekleri, ne kadar...
Ne kadar samimiysek o kadar yazarız. Yazdıklarımız kadar samimiyizdir.
Ben çıtayı düşürmeme gayretindeyim tıpkı senin gibi Tan.
Hani megalomani olarak bakma ama Dünya şiir ( haiku ) yarışması birincisi Yelda Karataş, şiirlerini keyifle okuyorum deyince, nasıl düşürebilirim ?
Düşürürsem ve bunun farkına varırsam kendimden utanırım. Hesabını veremediğim her imge sonrası kendimden utanırım.
Ben yaşattığım kadar varım, tıpkı senin gibi Tan.
Cebimde param var ya da yok önemli değil. Bir söylem , bir öykü bir şiir için elbet biraz düşüm kalmıştır.
Bir dönem Usta şair Engin Turgut'la konuşurken, şöyle demişti bana : "Ben şiir yazmam, sihir yazarım Oktay."
Evet proust benim akıl hocalarımdan biridir. Joyce'da öyle. Atay da öyle. Engin Turgut da öyle. Berk de öyle.
Ruhuyla , samimiyetiyle, aklıyla, toprağa ve göğe bakış açısıyla ayzan herkes benim hem akıl hocam hem de ruh hocamdır Tan.
Tıpkı Senin gibi.
Biz okursa saygı duyarız. Olmadıysa bir cümle. Hak etmiyorsa okur, yırtıp atarız.
Ben en güzel yorumumu 10 yıl önce aldım Tan.
"Öykünüz rüyama girdi" demişti biri.
Rüyasında görmüş.
Bundan daha güzel ne olabilir Tan ?
Ben hiç bir zaman iyi bir şiir yazıcı, öykücü olma gayretinde olmadım Tan.
Olduğumu da hiç sanmıyorum.
Oldum dersem, yaşamının kesintisiz 30 yılını 40 yılını sadece ve sadece edebiyata adamış insanlara en büyük haksızlığı etmiş olmaz mıyım ?
Ben İyi bir insan olma gayretindeyim Tan. Cümlelerle veya değil.
Kolumda olmayan bir sanat gibisin. Yureğindeki öfkenin sevgiyi zehirlediği hesaplaşşmanın kırk ayağında,bir ayağın kırılıyor asla gelemem diyorsun,alkışşlar sana geliyor,bense yuhalanıyorum. Kırık bir parcanın gururlu izlerini guzel oynadın.Mahsun,yaralı,meleksi ,kuzucuk gibiydin. ... Arzularımız yarım yar olur,Berlin duvarı örulur ,iki seven kent olarak aynı muhitte,sevdaya yuzunu dönen, aşkın yuzune haykırdığı iki kavuşamayanın gucsuz bekleyenleri oluruz son mısralarda tebrim ederim can-ı gönülden sevgili şâir.sizi okumanın keyfi paha biçilemez.Sevgiyle kalın hoş kalasınız kalemkar
Böyle yorumlar sonrası tıpkı elma şekerine kavuşmuş bir çocuk gibi oluyorum. N ekadar seviniyorum bileemzsin. Evet bir yandan da hak etmediğimi düşünüyorum. Ama yine de ruhumu gıdıklıyor yalan yok...
Böyle yorumdan sonra sarfedeceğim, "çok teşekkür ederim" cümelsi kaç gram gelir en fazla...
Böyle yorumlar sonrası tıpkı elma şekerine kavuşmuş bir çocuk gibi oluyorum. N ekadar seviniyorum bileemzsin. Evet bir yandan da hak etmediğimi düşünüyorum. Ama yine de ruhumu gıdıklıyor yalan yok...
Böyle yorumdan sonra sarfedeceğim, "çok teşekkür ederim" cümelsi kaç gram gelir en fazla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.