6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1074
Okunma
Kor gibi acısını,yok etmek için halin,
Açtı penceresini,o efsunlu hayalin.
Baktı katlı yorgana,ne bir saç,ne bir koku.
Aradı duvarlarda,maziden kalan yoku.
Şavkı vurdu yüzüne,akseden bir cemalin.
Koşup sarıldı,kalan parçasıyla mecalin
Düne olan hasreti,öyle ulu ve yüksek
Hop hop etti yüreği,oynuyor gibi seksek
Zaman bir örtü gibi,kalınlaşan perdeden.
Sislere gömülüyor ,yaşanmışlarla beden .
Yalnızlık bu alemde, baki ,en kuytu köşe.
Yudum yudum içilmiş ,içi boşalmış şişe.
Günler çile yumağı,gönül kalınca naçar,
Geçsin diye,bir tespih gibi çekti aşikar.
Hançeri saplanınca,yüreğine sükutun,
Uçup gitti anında,emaresi takatin.
Sanki tavan alçaldı ,daraldı koca dünya,
Kapıyı çaldı,geldi eza üstüne eza .
Oturdu boş sedire,dolu dolu gözleri.
Atlattı bin badire,dünün tatlı sözleri
Tevekkül ve tevazu ,bilinmeyen giz’li ses.
Tutku dolu feryadı ,cılız çıkan bir nefes.
Yumulan gözleriyle,göründü başka alem,
Daldı anın içine, dudaklarında sitem.
Yusuf ATALAR
Kasım 2004 Adapazarı (Çağdaş Ekin Dergisi sayı 2 sayfa27
ocak 2006)