4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1127
Okunma

Ölüyorum dost ölüyorum
Bu bıçak yüzlü gülümsemeler
İçten içten parçalıyor ciğerlerimi
Gecelerim de hain kalpler büyüyor
Sabahlarım ağlıyor
Sabahlarım dargın güneşe…
Söyle dost vefayı görmüşlüğün var mı?
Cam gözlerinde ışıldadı mı sarı sıcaklığında
Vurdu mu yitik kentinin kapılarına
Geç kalmışlığın sesiyle
Ben geldim dedi mi?...
Of ki dost of
Tutamadım mertliğin ucundan
Parçalanan avuçlarımdan kayıp gittikçe
Ellerim kanadı
Özü toprak kokusuna bulanmış
Ruhum çığlık çığlığa
Aynalara bakıyorum
İki derin kuyu
Çekiyor kaygan boşluğuna
Yüzüm nerede dost yüzüm
Mağlupluğumun örtüsü örtmüş
Dudaklarımın arasını
Suskunluğum diz boyu
Erguvani bir sema kefenim
Bu güneş ölümüm…
Çoğul yalnızlığım,
Yüreğimin yaralı güvercini
Hiç bitmeyen haykırışım
Bu yorgunluk bir başka
Bir başka bu bekleyiş
Ah benim yenik yanım
Sığdıramıyorum içime acımasızlığı
Ömür ince tel ayak uçlarımda
Bu dokunan rüzgar değil
Ateş kelebekleri yakıyor
tel tel saçlarımı
dilimde asılı gül rengi
bir veda sözü
gidiyorum dost gidiyorum
mor ölümler doğurmaya…