7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
14407
Okunma

denize yarenlik eden bir lodosum.
üstümde kaç zaman çarkı devrildi.
kaç gece mülteci kılığındaki bedenimle sınır dışı edildim
susuzluğuma zemzemini sürdüm, damla damla.
Yusuf cemaline özendim hep.
bir parça ben olmayı diledim dua dua.
gökkuşağındaki her rengi içimde büyüttüm, boyadım.
göz bebeklerine yaslanıp gün doğumu güzelliğini nakışladım
mavi deniz,
mavi gök,mavi sen............
vuslata ayarlanmış kurulu bir köprü Boğaz, şehr-i İstanbul’un omuzlarında
aşk ve hicranın arasına vurulmuş betondan umut eli
bir başında ben, diğer başında sen iki gözüm.
bir gün köprünün tam ortasında göge gülümseyecek yüreklerimiz.
ellerim değmemiş cemalinde koca çınar misali yaşamda.
saçlarımın arasında filistinli bir çocuğun hüzne boyalı yazgısı asılı.
ellerimde bereketli toprakların sessiz senfonisi,
düşmeden düş’süzlüğümde ben hep siyahı yazdım
sonra sen geldin.
hani kozadan çıkmaya çalışan kelebek misali.
bir umuttu,
bir mutluluk sözcüklerle uçuruyorum rengarenk uçurtmayı
yüreğimin ucsuzluğunda.
vakit akşamüstü ı
martıları soluma,
senli kalbime tanrı misafiri oluyor.
zaman savaşın izlerininde mühürlü
sapanıyla taş atan çocuğun bedeninde
tüm cenneti masumluğuyla satın almış
elleri gül kokuyor,
İsmail yüzlerinde tatlı bir tebessüm
her şey ama
her şey gülümseyin gözlerinde.
aynı sana benziyorlar.
sancılı bir gecede yol alacağım sana şehr-i İstanbul.
Haydarpaşa’da bileti çoktan ayrılmış
mavi tren yolculuğu,
penceresinde senli cümleleri ilmekliyorum.
kara peceli gecede gözümü sana kapayıp,
sana açıyorum tekrar
Tengriye açılmış bir dua oluyorsun dudak ıslaklığında.
sensiz yanım koca bir karanlıktan ibaret
polisiye bir romanın tam ortasından çıkıp, geliyorsun.
hayalin gerçeğe en yakın yanıydı nefesin.
şehrinin ağır gürültüsünü satan kalabalık
ve
yüreğimde seni di’li geçmiş zaman boyamadım
tedavülden kalkmış bir kitabın satır aralarında
gecenin kanamalı saatinde kalemimde senli cümlelerim doğacak,
körpe,
tapteze.
geçmişi alıkoydum gelincik tarlasında
cemalin, cemalimde.
ne vakit hicran girdabında olsam
payıma düşen hissemi, gelecek zamana ayarladım.
sorgusuz,sualsiz.
zaptına geçirilmiş tüm düşlerimde.
gelecek vadettim sana şehr-i İstanbul.
yüzümü lodos keskin bir bıçak gibi keserken
kara yazgıyı süpürdüm,
kaç suskun tabuta Yusuf’un kuyularına gömdüm.
uzaklığı hiç aldırış etmedim ben.
gelecektim (s)bana,
bir gün varacaktım sana
bastırdıkça özlemleri,
yanıklarımı derime iz bıraktıkça
kağıttan gemiler yüzdürür Marmara’da
b(s)ensizliğin, bir günlük mesafe
yokluğunun yoksulluğuyla başlayıp
Yusuf cemalinde bitirdiğim satırlarımı cancağızım.
varlığın bende koca bir ömür iki gözüm.................
sesinde yaşamaya bir ömür veriyorum cancağızım.
özleminde kasıp kavrulan yüreğim,
bir su damlası diye sesinin berraklığını içiyorum.
susuyorum sana.
sesinin yanı başına yaslanıp,
bir hayat diliyorum bize.
bin fincan özlem,
bir fiske umut,
bir gram huzur,
koca bir sen şehr-i İstanbul.............
telefondan yansıyan sesine anlamlar yüklüyorum.
maratonluğa koca bir hayat sunarken insanoğlu
avuçlarında sımsıkı sakladığın Marmara’yı sürüyorsun
dudaklarımın çatlaklığına,
çocukluğumu arıyorum parklarda.
yokluğun yoksulluğuna bir zekat verip,
bir şiir yakıyorum, çocuksu yanıma
yalın ayak koşuyorum
yüzümde tatlı bir tebessüm
ceplerimde bırakmadığım hacıyatmazlar
nice rengarenk bilyeler var..................
gece karası gözlerinde bir mutluluk
bana bir can.......
uzayıp giden bir yol oluyorsun kum saatinde.
ve
lâlli özlemler peşin sıra arkasında
pencereden arsız rüzgar ilişiyor, zenci kölelerime
kanlı infaza kurban ediyor.
tüm cümleler bir bavul dolusunda.
hicran ulu arta yerde yenik düşüyor.
el yazısıyla yazılmış bir mektupta buluyorum kendimi
senli cümleler hazır kıt’a halinde
seni bekliyor,
beni bekliyor.
şehr-i İstanbul’u bekliyor
yüreğim özleminle közlenmekte
ism-i nâzımını fısıldamak dudak kenarlarında
her gün yeniden aşık olmak sana.
Şems’in ışık süzmesinin altında güzelliğini yaşıyor İstanbul.
Çınaraltı kahvesinde onlarca şiirim var sana.
zamanı yüreğine ,
yaşadığım bir senli an’a kurban veriyorum canımı.
feda olsun sana
helal-i hoş olsun şehr-i İstanbul.
gordion
27/07/2011
5.0
100% (9)