7
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2173
Okunma

gün doğumunda ’vira bismillah’ diye çıkmış balıkçının
teknesine ağına takılmış yüzlerce balıkları
tekrar ucsuz bucaksız maviliğine bırakmak
martı çığlıklarının arasında................
demir bir kafeste avutulmuş bir bülbül
rengarenk uçurtmanın peşinden salmak maviliğine
yüreğim;
birkaç parmaklı bir mapushane köşesinde
hükmün yapılmasını bekliyor.
saatin tik takı ağır ağır ölüm ıslığı çalmakta.
Şehr-i İstanbul’a en taze çiçeğini bağışlamakta Emirgan .
bir çocuğun gözlerinde kutu kutu bayram sevincini görmek,
Eminönü Yeni caminin avulsunda güvercinlerle koşturan göz bebeklerimde
sesinin tanıdık bir yerinde kör düğümlendi kalemim.
zaman aldı dudak kenarı cümlelerimin büyülüğünü.
hiçliğimi bertaraf etmişken
beni anlatmaya çalışan mısralar,
bedenin katline vacip sayıp, soyundular.
çoğul yanımdan yüreğimin tenha yerine buldum seni
yedi tepeye uzanmış acılarımın terk edişine bir adak adadım gece ayazında.
mutluluklar doğurdum(n) sancısız,ağrısız
körpe sevinçler ektim çorak buğday coğrafyama
seni sevdikçe hep çiçeklendim.
sana,yaşamaya...........
porşemen kağıdın içinde saklı yüreğinin ayak izlerinden yürüyorum
ve
adım adım yaklaşıyorum sana
soluğun(m)un en sıcak halinde
nefesinin serinliğine bırakıyorum kendimi.
toparlansın, kalemim sarılır sana
bıraktım, içimdeki bütün tasaları.
gümüş pullar ayak uçlarında teker teker serpilirken meyleniyor gece
zemzem miktarı huzur mintanında bırak yüreğimi.
ism-i nazımın altına bir gül miktarı kapı aç.
senin olmaya geliyorum ey şehr-i İstanbul .
Emirganda bir çınar ağacının kuru gövdesine
yazılmış
peri masalından geliyorum, çocukluğumu heybeme katarak
üstüm başım özlem kokarken
ayaklarımın bağı çoktan çözülmüş.
kan revan bedenimi guslettiriyorum İsmail’in ayağıyla deştiği toprakta
yeşil bir koruda aşkına sarhoş olmuşum.
azığım özlem,
kana kana içiyorum kutsal suyunun azizliğini.
boşalan bardakta durmadan seni dolduruyorum yüreğime.
bıçak misali yüzümü kesen hicranında bir sem şavkında
savruluyorum ulu ortalıklara .
kapı eşiklerinde yarım bırakılmış senli cümlelerim
bir fiske asfinik kokulu kağıtta
binbir gece masalına koyuluyorum Kız kulesinde .
satır satır durmadan,
dinlemeden geçiyorum sırça köşklerine giriyorum
yaramaz çocuk gibi sabaha kadar koşuyorum Gülhane parkında
Eminönü kıyıları vuslata gebe bir denizin ortasında bırakıyorum neşteri.
umutlarım bende,
özlemlerim bende.
bir kayıkçı barınağına dayanmış çocuğun gözlerinde görüyorum
koca Marmara’yı
göçebeliğim sende resmedilirken ben sana büyüyorum şehr-i İstanbul
filizlenen beyaz orkideler var yüreğimin cennetinde
lâlliğimde yitirmiş bir çalar saat oluyor Galata Kulesi.
içimde birikmiş nice sözü astım duvarlarına
sıraya geçmişken cümlelerim kalabalık her söz.
avazım çıktığı kadar sarılıyorum sana .
bağırmak delice, nefes nefes kalasıya kadar
surlara vurup vurup aşacak Hızır’ın kuvvetli bir nefesin içinde
peyderpey dolanırken
yakılmış, yanmış yüreğim var sana şehr-i İstanbul
içimde lût gölü sus’kunluğu hicrana
içim yanardağ
ama
kusamıyorum.
dışında közler birikmiş yanıyorum diyemiyorum.
susuyorum,
tuzlu sular bile sus pus öylece.
sensizlik ne zor şehr-i istanbul.
içim, dilime dolanmış sözcükleri düğümlüyor yavaş yavaş.
Tenğri 32 harfi bağışladı bana .
kana kana içeyim seni Marmara
dudak kenarında bir hayat sürgüne gidiyor, Fizana
harf har susuyor zaman
akrep ve yelkovan kanatırken dudaklarımı
beni sana bağışla şehr-i İstanbul.
saati gelmiş bir idamın ayak uçlarına bıraktım gelincikleri
umutları yetim kelebeklerin kanatlarına astım,
mavi eteğinden salarken biriktirdiğin ılık meltemleri.
sana sıvazladığım bir yüreği yokluğun yoksulu lehçeme .
ezberleyim seni bir ucundan diğer ucuna kadar .
ve
varolma orucumun iftarında senin koynunda açayım şehr-i İstanbul
başlayayım sonsuz güzelliğinle.
senli cümlelerimi iki dudağı(n)mın arasına kundaklayıp
senli bir mutluluğa yol aldım ben iki gözüm .
gordion
27/07/2011
5.0
100% (5)