11
Yorum
3
Beğeni
4,6
Puan
2273
Okunma

her tren güzergahında özlemi bir nebze almıştır........
bazen kırkikindi yağmurlarıyla tanrı misafirliğine göğüslenmiş zamana
bazen de ablukaya karşı direnen bir filistinli gibi savaşmıştır
lakin
asla vuslat yüklü yolculuğuna feragat eylemedi vagonlarını
her şeye inat sen,
hicrana inat özlemin,
çileli yazgının son huzuru
sensizliğe karşı beni kaybetme iki gözüm.
kalem umuda niyetlenmiş mutluluk payının tümcesinde yer alıyor.
canında bir can taşıyan bir yüreğin taze bir nefesinde şehr-i istanbul.
soluğuna binlerce ölüm peydahlanmış Züleyha’nın
acıklı,
kan kırmızısı hikayeli bir kitap.
vuslata ithaf edilmiş tozlu sayfalarında süssüz bir ayraçda kaldı zaman.
her gece sana ölüp,
her sabah sana dirilmek yeniden cancağızım.
İsa nefesinde saklı her duayı kurumadan bir yaraya şifa diye sürüyorum.
yetimhanedeki çocukların yüzünde ayak izlerin.
saçlarına değen ve bher bir zenci kölelerinde ab-ı hayat bahşeden
meltemin çorak ,
kısır topraklarımda nasipleniyor.
gümüş pullara çok yakın,
hicrana uzak bir ev düşlüyorum.
mutluluğun hiç kapıdan çevrilmediği kerpiç duvarlar.
birkaç basamakla kapıya uzanıyorum,
her bakışta birbirlerine kenetlenen bir çift gönül;
sen ve ben cancağızım.
düşten öte düşürmeye değer hayata.
uzak bir ihtimalde saklambaç oynayan bir hayal.............
dededen yadigar bir evde,
Şems koyarken kuş tüyü ışıklarını pencerelerine
bir çocuk misali avaz avaz bağırıyorum,
seni seviyorum diye can sızım.
yüreğine dua dua sevdayı nakkaşlayıp
nefesinde bir hayatı bahşeden yâr.
ah İstanbul!
Haydarpaşa’da cam kenarı biletleri biriktirip,
kağıttan gemiler bıraktım Marmara’nın eteğine.
sana bakan caddeye bir cümle bıraktım
yüreğim(n) üşümesin gece ayazında.
gün doğumunu müjdeleyen çingene vapurunun içine şiirlerimi bıraktım.
ne vakit hicran işgali bir iskelede mola verirse
senli cümlelerim vuslatı ayağa kaldırır.
ve
sana kocaman telli duvaklı gelin bıraktım, yüreğimi.
vuslat filizlerini boy atarken pencerenin pervazında
az kaldı sevgili kavuşmaya.
yağmur duasının bereketiyle çıktım sana
sağım solum hasret.
önüm arkam sensizliğin ıslığında.
düşeyim, düşüne.
mavi tren susuzluğuma nüksederken maviliğiyle
bir uçurtmanın uçuşunda gelmekteyim sana cancağızım.
küçük bir kız çocuğu
elinde rengarenk onlarca balon duracak İstiklal caddesinde
balonları görünce koşacağım sana.
kan ter içinde bedene rağmen adımlarım hızlanacak.
nefesinmiş gibi çek beni ciğerlerine can kuşum.
bu kaçıncı sende kayboluşum cancağızım.
bu kaçıncı faili meçhul cinayetlerde yargılanmak,
hüküm baş harfinle verilen idam.
Azrail ecelin arka kapısına aralarken düşlerime.
yaşamın çıkmaz sokaklarında hiçliğime kendi ayağıma çelme takıyor.
kanayan diz.
yoksa
zaman feragat edip boğazıma yağlı bir ip geçirmeye niyetlenirken
toparlan şehr-i İstanbul.
ism-i nazımın bende herşey.
nefesin bende mutluluk.
alfabeyi bükmeden
sana diriliyorum Yusuf’un kefensiz mezarlarında .
ne zaman kurusa dudaklarım
birkaç saniye içinde varıyorum sonsuz zemzemliğine
bırak ıslansın düşlerim.
yetim kuşlara vermek üzere beklettim avuçlarımı
azizliğinde saklı düşleri sessiz harflerim oluyor.
kum saatini içinde olan yüreğim
küçük bir çakının özlem yangınlarında büyütüyor seni usulca.
bir iskelenin kenarında soluk soluğa koşarken (s)bana
ve
sarıl bana hiç bırakma cancağızım...................................
gordion
26/07/2011
5.0
90% (9)