8
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1690
Okunma

üşüyor alnım, yüzüm, boynum / balkonun kenarı / beşinci kat
karaya vurmuş bu eylül akşamında,
eski dost-yeni düşman bir mevsimin rüzgarı
sağrımda tokat
koşuyor mu saçlarım dörtnal
kopuyor mu bilmiyorum heyhat!
bir beyaz tel savruluyor diğerinin önüne
yek diğeri peşinden gidiyor yalpalayarak
hangi aceleci fırçanın şaşkınlığıysa artık
kızılın üstünde gümüşü unutmak
palet sıvıştı /faturayı tuval ödüyor
aynalardan bakan kekeme replikli oyunda
elimizdeki tarak
“”altın gümüş inci mercan
çoklukla fildişi ""değil miydi be can?
-çapkın topuzlar çözmedik mi
firketeler kırarak?
-yakmadık mı yürekleri
uçları karavel kıvırarak?
bu dem-i hazanda şimdi
hüznü, hüsranı okşamak varken
neyin nesidir?
zülfün son görümlük hevesi midir?
Rüzgara özenip
boşlukta savrulmak
-tutamıyorum kopuyorlar
dudakları, kırılan uçta kaldı
düştükçe öpecek kaldırım kenarını leşler
ahh! hamili meçhul ah
belli ki büyüyecek sitem / işledikçe neşter
sırtı sıvazlayan ürpertide
tek bilinmeyen gözyaşının terkibiyse
yaslandığım sıvasız duvardaki tuğlanın iniltisidir
yeddi emin
kendimden tanıyorum ben bu halleri
vazgeçilmiş teslimiyet iniyor poza eyvah!
-gidişat hemzemin
sıradaki şarkının kime çıkacağını
merak ediyor fondaki müzik
oysa miras bile değil - soya çekim
bütün mesele / rüzgarı taşıyabilmekse tenimde
gözlerinden öpüyorum eyy Ekim..!
gelmezsen korkaksın..
5.0
100% (10)